Bu hafta köşe yazımı yazmak hiç içimden gelmedi moralim bozuktu çünkü. Nedeni ise şuydu. Hepimizin bir ailesi, akrabası, sevdikleri vardır bu hayatta. Birine bir şey olsa üzülüyoruz, hele bu sev...

Bu hafta köşe yazımı yazmak hiç içimden gelmedi moralim bozuktu çünkü. Nedeni ise şuydu. Hepimizin bir ailesi, akrabası, sevdikleri vardır bu hayatta. Birine bir şey olsa üzülüyoruz, hele bu sevdiklerimizden biri hiç beklenmedik anda vefat edip ebedi âleme göç ettiyse bu üzüntümüz tavan yapar böyle bir şoku üzerimizden atmamız uzun zaman alır. İşte tam da bana böyle bir haber geldi. 19 Şubat Cumartesi sabah tam saat 8.30’da Değirmendere’de oturan baldızım o üzüntülü haberi verdi. Aynı yerde ikamet eden aile dostum, amcamız, benim için son derece değerli kardeş gibi gördüğüm mükemmel yardımsever insan Hacı Temel Emen geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti. Elbette çok üzgünüm ve elbette Yüce Allah’ın “Her canlı ölümü tadacaktır” gerçeğine inanarak takdir-i ilahe tecelli etmişti ama ölümün yüzü soğuk, sevdiklerimiz aramızdan ayrılınca bir müddet kopuyoruz hayattan. Lafı fazla uzatmadan diyorum ki, Allah rahmet etsin Amcam, mekânın cennet olsun hakkım sana helal olsun sende helal et. Seni asla unutmayacağım. ***   ***  *** Üzüntü-Eleştiri-Takdir-Saygısızlık… ÜZÜNTÜ Bu üzüntünün ardından düşündüm ne yazayım diye ve “Üzüntü-Eleştiri-Takdir-Saygısızlık” başlıkları altında düşüncelerimi paylaşmak istedim. Yukarıda ifade ettiğim gibi nasıl ki olumsuz bir habere üzüldüğümüz gibi, sevindirici bir gelişmelere de seviniyor mutlu oluyoruz. Bu insanoğlunun yaratılışında var. Hayat iyisiyle kötüsüyle, sevinciyle ve kederiyle devam ediyor. Hepimizin sevdikleri bu hayattan kopuyor kopmaya da devam edecek. Gün gelecek bizlerde bu dünyadan kopacağız. Allah hepimize hayırlı ömürler ve hayırlı ölümler nasip etsin. ELEŞTİRİ Hayatımızda bazı gelişen olaylara kişinin veya kişilerin hayatına eleştiri olarak müdahale etmek, karışmak isteyen insanlar çoğunluktadır. “Çamur at izi kalsın” mantığıyla hiç suçu günahı olmayan ve üstlendiği görevleri adam gibi yapmaya gayret eden yetkili insanları gerek ağız yoluyla konuşarak ve gerekse sahip oldukları medya üzerinden bombardımana tutmak ve bunu her gün yapmak nasıl bir insanlığa sığat anlamak mümkün değil. Hani güzel bir söz vardır ya, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.” Eğer bu ahı alırsanız inanın ne bu dünyada, ne de ahirette Allah size rahatlık yüzü göstermez. Kim olursanız olsun. Bırakın insanlar işini gücünü yapsın yıllardır zaten yapıyorlar sana ne oluyor? “Yok hasta, yok bırak git, yok istifa et. Yok onu-bunu kolluyor.” Her insan bu hayatta hasta olabilir. Sen bu hayatta hiç hasta olmayacak mısın? Veya sevdikleriniz hasta olmayacak mı? Bir şeyi gündeme taşırken yarınını da düşünmek ve düşeceğin tüm olumsuz durumları hesap ederek ortaya çıkacaksın. Gol atıyorum derken golü yersin de yerinden kalkamazsın. ***   ***  *** TAKDİR Bu bağlantılar böyle devam ederken işini gücünü dosdoğru yapanlara da hakkını teslim ederek “TAKDİR” etmek de bir insanlık görevidir. İnsanlar hasta olabilir ama hizmet yolunda DİK yürüyorsa ve kamuoyunun gözünde alkışı hak ediyorsa bu kişileri takdir etmek yerine gereksiz yere eleştirmek ve kamuoyunda algı oluşturmak tam bir terbiyesizliktir. ***   ***  *** SAYGISIZLIK Ve son olarak yazıyı “Saygısızlık” üzerinden noktalayayım. Saygı bilindiği gibi özellikle varsa kişinin makamına ve saygıyı hak edenlere gösterilir. Fakat, kendine saygısı olmayana da saygı gösterilmez. Herkes kime saygı gösterilip gösterilmeyeceğini de zaten aldığı aile terbiyesinden de bilir. Mekteplerde aldığı bilgi ve birikimle de saygının nasıl olacağı beyninin içine yerleşmiştir. Bir de saygıyı bildiği halde karakteri bozuk beyinsizlere ne anlatsanız hava cıvadır. Bu gibiler toplumdan ayıklanmadıktan sonra her defasında “Bozuk plak” gibi çalmaya devam edeceklerdir. Bunların kim olduğunu buradan açıkça söylemek onlara prim vermek anlamı taşır, bu yüzden “Allah ıslah etsin, olmuyorlarsa da Allah perişan etsin.” demek yeterde artar bile… Kalın sağlıcakla…