Bizim terekeme şehirlerarası çalışan bir otobüsün şoförüdür, gecenin bir saatinde mola verir, ihtiyaç giderir, yemeğini yer, geri döndüğünde restoranın önünde birçok benze...

Bizim terekeme şehirlerarası çalışan bir otobüsün şoförüdür, gecenin bir saatinde mola verir, ihtiyaç giderir, yemeğini yer, geri döndüğünde restoranın önünde birçok benzer araba olduğundan kendi arabasının hangisi olduğunu şaşırır,  rast gele bir otobüse biner. Şoförün oradan bağırır: Ayeee ayyy millet hele bağın men bu otobosun adamıyım?

Bu fıkrada adı geçen Terekeme kardeşlerimden özür dilerim, ama böyle bir fıkra ortalıkta dolaşıyor ve benim canım hemşerilerim de derin bir hoşgörü sahibi olduklarını yakından bilirim.

Bu fıkra her hangi bir siyasi mesaj içeriyor mu? Diye soranlara da belirtmek isterim ki: Ortaya yazılmış bir yazıdır, isteyen istediği yöne çeksin. Küfür ve hakaret içermediğine göre herkes Terekemeler kadar hoşgörülü olmak zorundadır.

Bütün bu açıklamalar haftaya güzel başlansın diye yapılan bir girişti, asıl konuya gelecek olursak; Daha önce yazdım, yine yazdım, yine yazdım ve yine yazacağım herkes aklını başına toplasın ve bu kent için olmazsa olmazımız olan aidiyet duygusunu hep birlikte büyütelim, geliştirelim ve yaşatalım. İster bu kentte Belediye Başkanı olun, isterse kaçak ocakta bir işçi olun. Bakın Vali demiyorum, Bürokrat demiyorum, hatta Milletvekili de demiyorum, çünkü bunlar bu kentte bir süreliğine kalacaklar, zamanı gelince gidecekler, hani derler ya: ”Su gider, kum kalır” işte biz kumuz, diğerleri için bu kent bir istasyondur. Dikkat edilirse bu sınıfa Milletvekillerini de kattım, neden? Şundan; Bu güne kadar sırtlandığımız ve yıllarca Ankara’ya taşıdığımız kaç vekilimiz bu kentte kalmayı, yaşamayı ve ölmeyi planlamıştır? Parmakların sayısını geçmez, onların bazıları da burada kurulu işleri vardır bu nedenle siyasetleri bitince işlerinin başlarına geçen vekillerimizdir. Kısacası bu kent için oluşturulamayan aidiyet duygusundan herkes direk veya dolaylı zarar görmesine rağmen ellerindeki medya ve siyasi gücünü kullanan bazı insanlar hala birilerini Trabzonlu, Doğulu, Batılı vs. niteleyerek, etnik kökenleri kaşıyarak hasta ruh hallerini gösteriyorlar.

Daha önce yazdım; Obama ABD li değildi, Sayın Cumhurbaşkanı İstanbullu değildi, Gorbaçov’un Bayburtlu Mikayil olduğunu bile uydurduk, buna binlerce örnek verilebilir, yani bir insanın yaşadığı yeri sevmesi için illa da orada doğmuş olması gerekmez, eğer böyle düşünen biri iseniz, yanlış otobüse bindiniz, siz bu otobüsün adamı değilsiniz, kullanamazsınız, kullanıyor gibi yaparsınız.

Belki de şoför bile değilsiniz kim bilir.

  Yazar: Mehmet Çelik