Seçim dönemlerinde bu tip isme yazılmış yazılar genellikle ve tamamen duygusal olarak yazılır, yani kimse kimseyi sevdiğinden değil çıkarı için tüm inandığı ilkeleri bir kenara bırakır ve şahsa özel yazılar döktürür, ne kadar etkili olacağı yazdığı ve ya çalıştığı medyanın hacmi ile ilgilidir, bazen etkili de olur, bazen haksız bir şekilde algı da oluşturur, bazen pireyi deve yaparak deveyi hendekten bile atlatanlar olur, dedim ya seçim dönemlerinde bu tip yayınlar hep olur ve olacaktır da, lanet olsun ekonomik olarak kendini kurtarmamış medya personeli elindeki medya silahını doğrultur ve ateş eder, kime denk geleceği umurunda olmaz çünkü sahibinin sesi gibi olmak zorunda, ne kadar ekmek o kadar köfte misali tüm inancını ve ilkelerini bir kenara bırakarak yaylım ateşi eder.

Bu satırların yazarı ben ARAF OSGB de çalıştığım için, bu şirketin sahibi de SAADET PARTİSİ İl Başkanı Sayın Burak EROL olduğu için ve Sayın Cem DERELİ de Saadet Partisinden Belediye Başkanı Adayı olduğu için ister istemez işin dışındaki sohbetlerimizde dönüp dolaşıp konu siyasete geliyor tabi, Kendilerini uzun uzun dinleme ve tanıma fırsatım oldu, dünyaya bakan pencerem değişmez, değişemez, kimseye bir diyet borcum da olmadığından ve de bu yazının yazıldığından söz konusu şahıslarında haberi olmadığından ki – Sayın Burak Erol ’ile de oldukça farklı bir pencereden dünyaya bakmamıza rağmen ve küçük bir gönül kırgınlığım da olmasına rağmen içimden geldiği gibi yazıyorum, kimin ne düşündüğü  hiç önemli değil, bundan sonra şana, şöhret ve paraya -pula da çok ihtiyacım olmadığından bir CHP üyesi olarak tüm riskleri alarak gerçeği yazmak istedim, siyaseti benim gibi olmayan insanlar bu kent için taş üstüne taş koymayı kafalarına koymuşlarsa benim de bu insanları baş tacı etmem ilkelerimi inkar anlamı taşımaz ve görüşüm de değişmez.

Bu kentin gözü kara ve biraz da deliye ihtiyacı var, üzerine atılmış olan ölü toprağını ancak bu tip insanlar kaldırabilir, yıllardır dolap beygiri gibi aynı insan ve aynı senaryolar peşinden koştuk durduk sonuç sıfır, kent olarak hangi görüşte olursa olsun aynı deneyleri yaptık ve farklı sonuçlar bekledik, bir türlü kabuğumuzu kıramadık, azıcık kıracak olduk hemen kamarillalar devreye girdi ve zebani gibi herkes dostunun bacağından çekerek kaynar kazana gömdüler. Ben şahsen bu kısır döngüyü kıracağına ikna olduğum için

Sayın Cem Dereli ’ye böyle bir yazı yazmayı zorunlu gördüm, bu kentte yaşıyoruz ve Allah hayırlısını versin bu kentte ölmeyi göze almış insanlarız, başkalarının dediği gibi bu kentin yerlisi-yabancısı değiliz bu vatan hepimizin ve bu kent de burada yaşayan herkesin, huzur içinde yaşayabilmek için hizmet sektörü olan belediyecilikte bu işi kim iyi yapacaksa ona görev verelim derim, Zonguldak Belediyesini yönetmeye talip olan Sayın Cem Dereli ülkenin rejimini değiştirmeye aday değil ki kente hizmete adayım diyor, projelerim de bunlar diyor, küpüm dolu diyor, burası baba ocağım ve vefa borcum var diyor, bence bırakalım da bu adam borcunu ödesin derim. Benim anladığım bu ve sayın Dereli ’de bu nedenle aday olmuş sanırım, kim kazanırsa hayırlı olsun.