Hukuki tanımlara göre; en yaygın tanım, devlet ile din işlerinin ayrılmasıdır. Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar, fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir,...

  Hukuki tanımlara göre; en yaygın tanım, devlet ile din işlerinin ayrılmasıdır. Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar, fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir, kendisi devlet olarak hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, dini esaslara dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. Bununla birlikte din adına devlet düzenini bozacak davranışları önlemekle yükümlüdür.  Atatürk'e göre lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.  Neden bu konuya değindiğimi izah etmem gerekir. Sevgili dostlar ülkemizde her şeyin, ama her şeyin içini boşaltmakta üstümüze yoktur, içini boşaltmakta kalmıyoruz,  bir de bunun içini işimize geldiği gibi dolduruyoruz ve güçlüysek, halk üzerinde bir etki-yetkimiz varsa, bu tip değerlerin içini boşaltıp,   kendi egomuzla doldurduktan sonra halka dönüp:” doğru olan benim dediğim gibidir, aksini düşünen vatan hainidir.” Diyerek modern faşizm(!) uygulamada da üstümüze yoktur, pardon elimize kimse su dökemez.   Şimdi gelelim şu laiklik meselesine, elbette ben de bu konuda çok uzman sayılmam ama bir sıradan halk olarak yaşıyorum ve öyle yâda böyle yapılan yanlış uygulamalar ve bu aptalca faşizmden bir türlü nasibimizi alıyoruz.   Uzatmıyorum kardeşlerim, bu ülkede bir laiklik sorunumuz vardır; bir taraf laiklik için: “ülkenin % 99 u Müslümandır” diyerek dinsizlik yakıştırması yaparken, karşı taraf .”laikliğin tarifini ben nasıl yapıyorsam doğru olan budur, bunun dışındakiler ilticadır, yobazdır vs.”  Her iki tarafta yanılıyor, laiklik ne dinsizliktir, ne de dinciliktir, ülkemizin tamamı Müslüman olsa bile, tam anlamıyla ve doğru tanımıyla laikliği uygulasa bu gün veya başka bir zaman bunu tartışmayacağız, ama ne yazık ki yıllardır içimize sokulan fitne ve fesatlık sonucu havanda su döver misali : “dön baba dönelim” yapıyoruz. Elin gâvuru; ülkemiz insanı başı sıkıştığında veya devletinin beka sorunu olduğunda tüm renklerinin nasıl bir araya geldiğini çözemediğinden,  işin kolayını bulmuşlar, içimizden hainleri ki- bunların içinde siyasetçi var FETÖ ve benzeri sahte din adamları var, vatan haini entelektüelleri var, ruhunu pazara çıkarmış solcuları var, var oğlu var, bütün bu üretim hatalarını bulup, finanse ederek yıllardır bir yalan yanlış laiklik çatışması yaptırarak enerjimizi harcatıyorlar, sonra kenardan haince ellerini ovuşturarak gülüyorlar, vakti zamanı geldiğinde sürüye saldıracak kurt misali pusuda bekliyorlar,  ama yine avucunu yalayacaklar bu ülkede yaşayan sağduyu sahipleri henüz ölmedi ve dimdik ayakta ve de her vatan sever biliyor ki laiklik her vatandaşının din ve vicdan özgürlüğü olduğu gibi bizim gibi toplumlar içinde önemli bir sosyal çimentodur. Şimdi bu yazıyı okuyan bazı dostlarımdan acımasızca eleştiri alacağımı biliyorum ama şunu yaşayarak gördük ki düne kadar bu ülkenin önemli şahsiyetlerine Donkişot gibi saldıranlar da gerçeği yaşayarak gördü ve çürük fikirlerinde vaz geçmek zorunda kaldılar, tabi bazı makam sahiplerinin bu değişim ve dönüşümleri kolay ve hemen olmuyor, biraz zaman istiyor.  Son Söz: Allah müstahakkımız versin.    Yazan: Mehmet Çelik