Açılımı: Biri Bizi Yönetiyor… Neden böyle bir başlık atığımı da açıklayacağım: Bir televizyon programı...

Açılımı: Biri Bizi Yönetiyor…

Neden böyle bir başlık atığımı da açıklayacağım: Bir televizyon programından esinlendim ve çok küçükler hatırlamasa da birçoğu hatırlar, bu programda büyükçe bir evin her tarafına kameralar yerleştirilip, insanlar cinsiyetine ve yaşına bakılmaksızın bir arada yaşamaya çalışıyorlardı, bu yaşam biçiminde aşk var, kavga var, kısacası günlük yaşamın içinde ne varsa burada da o var ancak bir farkla ki: birileri sizi gözetliyor ve gerektiğinde müdahale ediyor ve orada yaşayanları yönetiyor, o evde yaşayanların otokontrolü tamamen kameranın arkasındaki  “Kamarilla” ların elinde.

Şimdi durup dururken bunu niye anlattım?

 Şunun için anlattım: Hayat; “kel olduktan sonra şimşir tarak hediye edermiş”

Bu deyime dayanarak ve bu yaşımda yaşadıklarımdan edindiğim tecrübeye güvenerek diyorum ki bu güzelim ülkemiz uzunca bir zamandır birileri tarafından yönetiliyor, yani bu güzelim ülkemizde hiçbir şey tesadüf değil her şey bir plan çerçevesinde, kendi mecrasında kamera arkasındaki kamarillanın istediği şekilde gidiyor. Bu güne kadar edindiğim tecrübe bu…

Ne siyasette, ne ticarette, ne iş dünyasında, nede üst düzey bürokrasi ve rütbeli kesimde hiçbir şey tesadüf veya bilgi-birikim ve liyakat değil kamarilla ne diyorsa o.

Siz istediğiniz kadar Vatan, Bayrak aşkıyla yanıp tutuşan, ülkemizin geçmişteki ortak değerlerine istediğiniz kadar sahip çıkan; Siyasetçi, asker, bilim adamı, bürokrat olun,  ağzınızla kuş tutsanız bile bir yere kadar yükselirsiniz ve kamarilla sizi daha yukarılarda istemiyorsa sizi alaşağı eder ve yerinize kendi frekansındaki birini koyar, sizi bir kenara atar ve yok sayar.

Çok gerilere gidip başıma iş almak istemiyorum, isterseniz FETÖ denen zındıktan örnekler vereyim:  Yaşım gereği her şeyi birebir yaşadım, daha düne kadar her üç iş yerinden ikisi ZAMAN Gazetesine aboneydi ve iş yerleri kapalı dahi olsa paçavra giriş kapısına bırakılırdı ve bazı iş yerleri uzun süre kapalı bile olsa giriş kapısında onlarca paçavra birikirdi, bu iş yerleri gazeteye para vermezdi ama abone bedeli topluca alınırdı. Ben memur olduğum için memuriyette gördüğümü söylüyorum: Bir memur, ağzıyla kuş tutsa bir makam gelmesi için paçavraya abone olmalı, FETÖ den icazet almalıydı, bu uygulama diğer sektörlerde de aynıydı, örneğin ordumuzdaki rütbe yükselmelerinde hangi entrikaların döndüğünü tahmin etmek için tecrübeye gerek yok, gizli döllenip aşikar doğurdular, Kumpas ve Balyoz diye vatansever subaylarımızın vebali nasıl ödenecek bilemiyorum, hele bu furyada haksızlığa uğradığı için gururuna yediremeyip canına kıyanlar, hapiste ölenlerin hesabını nasıl vereceğiz aklım almıyor.

Bu örnekleri diğer sektör ve kuruluşlara dağıtabilirsiniz, ben iyi anlatamamış olabilirim siz sevgili okurlarımın daha çok bildikleri olduğunu biliyorum,

Aynı nakaratı tekrarlamaktan ben usanmayacağım: Biz ekonomik olarak üreten bir ülke olmadığımız sürece, toplumun her kesimini bağrımıza basmadığımız sürece, toplumu karpuz gibi ikiye bölmeye çalıştığımız sürece biz bu kamarillalardan daha çoook çekeriz, sadece adı ve rengi değişir, amacı değişmez.

Bütün bu yazdıklarımdan; Vatanını ve bayrağını, bu bayrak altında yaşamayı kabullenmiş her din ve her renkten kardeşlerimin sayısal olarak oldukça çok olduğunu 15 Temmuzda yaşayarak gördük,  bu nedenle bu yazılanlardan onları tenzih ediyorum(ayırıyorum). Herkes aklını başına alsın: Başka Türkiye YOK!