Klasik bir örnekle amacımı anlatmaya çalışacağım.  Hikâye bu ya bir gurup ziyaretçi rehber...

 

Klasik bir örnekle amacımı anlatmaya çalışacağım. 

Hikâye bu ya bir gurup ziyaretçi rehber eşliğinde cennet ve cehennemi gezmektedir, ilk ziyaret cehennemden başlamıştır, manzara şöyledir: çok sayıda kazan ve  altlarında yüksek derecede ateş yanmaktadır, kazandan çıkmaya çalışan olursa kafalarına vurmak için de görevlendirilmiş bir zebani. Sistem böyle çalışmaktadır, ancak bir kazan var ki altında yüksek ateş yanmasına rağmen ve başlarında zebani olmamasına rağmen hiç kimse kazandan çıkmamaktadır, bu durum ziyaretçilerin dikkatini çeker ve rehbere bunun sırrını sorarlar. Rehber: “Ha onları söylemeyi unuttum, bu kazanda Zonguldaklılar var, birisi dışarı çıkmaya çalıştığında diğerleri onun bacağından çekerek aşağı indirir, bu durum bizim de işimize gelir, bunlar için zebaniye gerek yok.” 

Bunu neden anlattım? Şu nedenle anlattım: Bu kente geldiğimde hiçbir şeyim yoktu, kısıtlı bir memur maaşı ile eniştem okuttu desem abartı olmaz, tabi ki rahmetli babamın da çok katkısı oldu, öyle yâda böyle okuduk,  bir şeylerin sahibi olduk, mevkiimiz de oldu, naçizane makamımız da, ama her ne sahibi olduysam bu kente borçluydum ve kendimi bu kente karşı her zaman borçlu hissettim, sırf bu nedenle siyaset yapmaya çalıştım, amacım para-pul, şan-şöhret değildi, dedim ya Allah’a şükürler olsun az yada çok bir şeylerimiz oldu.  Kilimli ’de Belediye Meclis üyeliği yaptım ama muhalefeti temsilen ordaydım, yine de Seçkin Özdemir sağ olsun en azından bizi dinledi, hak verdi ama asıl amacımıza ulaşamadık. Şansımı Zonguldak için denedim, yemin ederim yukarıdaki zebani hikâyesini bire bir yaşadım, başkan adayına yapabileceklerimi anlatmak için kapısında saatlerce bekledim, meğerse onların amacı benim amacımla aynı değilmiş, beni daha çok yaralayan ise dost bildiklerim kendi çıkarları için beni yok saymaları, en çok canımı bu acıtmıştı.  

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfler misali bu kent için bir şeyler yapmaya çalışanlara hep şüpheyle bakar oldum, ta ki Muhammed CÜNTAY ile konuşana kadar. Kendisini çok yakından tanımam, sadece medyadan tanıyordum o kadar. Oturup enikonu araştırdım. Bu platform üyeleri ile asgari müştereğimiz: Bu kente karşı kendilerini borçlu hissetmeleri. 

Ben de; platformdaki her bir üyenin maddi durumları oldukça iyi, bu nedenle her hangi bir çıkar peşinde olmadıkları, bu kente karşı kendilerini borçlu hissettikleri, canlarının yanacağını bile bile ellerini taşın altına koyma istekleri daha ağır basıyor algısı yarattı, yoksa nasıl olsa bu kentten gitmişler, mal-mülk sahibi olmuşlar neden başlarını ağrıtacak bir çalışma içine girsinler ki? 

Şunu da diyebilirsiniz: “Ya bunlar siyaset peşindeler.” Olsun güzel kardeşim, siyaset yapması gerekenler siyaset yapmazlarsa aptallar tarafından yönetilmeyi göze almak zorunda kalırlar. Eğer bu platform üyeleri siyaset yapmak istiyorlarsa ki buna ihtiyaçları yok, bu kentin bir sakini olarak alkışlarım. 

Gelin kendi kendimize zebanilik yapmayalım, bu kent için bir şeyler yapmaya çalışanlara katkı yapalım -ki ben buna hazırım- ve yeratı,yerütü zenginliği ile her şeyi olan bu kenti daha yaşanılır hale getirelim, hiçbir şey yapamıyorsak 67 liler Platformuna gölge etmeyelim.  

  Yazan: Mehmet Çelik