Dünyanın en güzel duygusudur özgün bir ruha sahip olup çocuklar gibi yaşayabilmek elbet her şeyin başlangıcı olduğu gibi sonu da var.

İçten samimi yanımızla yüreğimizle yaşayabilmek herkesin istediği ama gel gör ki yaşam buna elverememekte geçiciğiyle...

İçimizdeki çocuk ruhunun yaşam boyu olduğu kanaatiyle hayatta daima pozitif olmak gerekir. Sevgiye her yaştan herkesin ihtiyacı vardır.
Yaşam boyu eksik olmayan stresin en büyük sebebidir aslen sevgisizlik ilgisizlik buna rağmen
yıkılmadım ayaktayım inancıyla dimdik devam etmeliyiz. Devam etmeliyiz ki bizlere ihtiyacı olanlara
karşı asli görevlerimizi yerine getirebilelim. Umut, güven, hoşgörü, empati hepsinden biraz
aldığımızda yüreğimizle yaşayabilme k kapsar her tarafımızı..
Özgüvenimize belki, bilinçsizce güvenip farkında olmadan yaşam mücadelesinden sevgiyi,
umudu, güveni, hoşgörüyü sınırlı yaşatıyor veya sınırlı paylaşıyoruz . İhtiyaç duyulanı zamanlı
zamansız veriyoruz belki de...

Çok önemli bir şey bu, çünkü zamansız verilen her şey gibi geri dönüşü yıkım olabilecektir. Çevremizdekileri iyi muhakeme edip neye ne kadar ihtiyacı olduğunu benimseyebilmektir önemli olanı.
Yaşamımız boyunca hepimiz farklı rolleri paylaşmaktayızdır. Kendimizi bu rollere hazır
hissedebiliyormuyuz?

Üstlendiğimiz rolü yüreğimizle yaşayabilme erdemliliğine sahipmiyiz? diyerek kendimize sorgulamalıyızdır. Kişisel gelişimini sağlam tamamlayabilen bireylerin kendi kendini
eğitebilme ve iyileştirebilme kabiliyetleri göz önüne alındığında aynı zamanda kendilerinin bir arkadaş
olduğunu keşfederler.
Toplumda görülen üzücü bir şekilde özensizliğimizi, bilgisizliğimizi kabullenmeyerek ego ve
kibrimize yenik düşerek bilgiç tavırlarla başkalarını önemsemeyerek bir yaşam idolünde
gitmekteyizdir. Yaşamın bu olmadığını süreklilik ihtiva edecek içten samimiyete dayalı olduğunu
unutmaksızın çevremizle uyumlu olarak idame etmesidir.
Bizlere sevgimizi, sevincimizi, aşkımızı, mutluluğumuzu dizginlemeyi değil tam tersi gem
vurmamayı dışa dönük sevinç dolu neşe dolu hissiyatla yaşamamız gerektiği öğretilmeli. Yüreğinle
yaşamayı öğrenmeli, öğretmeliyiz.

Uygun zamanın geciktirilmemesi öğretilmeli insanlara.
Pozitif bir güç olarak karşımıza çıkanlara, geri dönüşümüzün ne derece olduğu kadar negatif bir
güç olarak da karşımıza çıkanlara geri dönüşümüz bi o kadar mühimdir. Geri verilenlerin seviyesi
aşıldığında toplumdaki karşılığını tahmin edebilmeliyizdir. Başarılı bir çocuğu gereğinden fazla
övmekle yapılan iyilik mi? Kötülük mü? Olduğu kanaatiyle düşündüğümüz de aşırı övmekle onu
ego’ya, aşırı eleştirmekle nefrete mi teşvik etmekteyiz. Bunda dengeleme hayatidir.

ARAŞTIRMACI YAZAR
VOLKAN YAŞAR BERBER