Siyaset ile spor sadece Türkiye’de değil günümüz dünyasında maalesef istemediğimiz kadar iç içe girmiş durumda.

En yakın örneği Rusya ile Ukrayna arasında bitmek bilmeyen savaş naraları.

Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaştan dolayı Rusya takımları her türlü Avrupa müsabakalarından hatta Avrupa transfer pazarından bile neredeyse men edildi.

Peki 7 Ekim'de Filistin'e saldıran İsrail takımlarına ne oldu? Herhangi bir men ya da yasak söz konusu olmadı. Makkabi Hayfa, 7 Mart 2024 tarihinde Fiorentina ile UEFA Konferans Ligi elemeleri maçı oynayacak.

Türkiye'den örnek verelim;

2016-2017 UEFA Şampiyonlar Ligi sezonunda Dynamo Kiev deplasmanında Beşiktaş, Craig Alexander Thomson isimli İskoç hakem tarafından doğranmış ve 6-1 kaybetmişti. Yetmezmiş gibi maç sonunda Ukraynalı taraftarlar, Türk bayraklarını ateşe vermiş lakin kimse bununla ilgili herhangi bir cezai işlem başlatmamıştı.

Olayın devamında Rusya ile Ukrayna arasındaki soğuk savaş devam ederken Dynamo Kiev ile Fenerbahçe geçen sezon UEFA Şampiyonlar Ligi Play-Offlarında eşleşmiş, Ukraynalı taraftarlar her zaman olduğu gibi Türklere ve Fenerbahçe'ye büyük saygısızlıklar yaptı. Ancak saygısızlık karşısında tepki gösteren Fenerbahçe taraftarına, UEFA ceza vermeye kalkarken yine Ukrayna takımına kimse bir şey söyleyemedi. Türk basını da buna dahil.

Peki soruyorum Türk bayrağı yakıldığında UEFA neredeydi? İsrail bugün Filistin'de soykırım yapıyor yine UEFA ortalıkta yok. İşin garip yanı bu çifte standarta kimsenin ses çıkartmaması. Rusya dahil.

Uzun lafın kısası sporun içerisine siyaset çok uzun süre önce karıştı. 

PEKİ NEDİR BU LOBİ?
Sporun içerisine karışan bu siyaset lobisi nedir? Ne iş yaparlar?

Aslında sandığımızın aksine pek bir iş yapmazlar hele UEFA ile hiç muhattap olmazlar. 

Ancak ülkelerinin takımlarının arkasında olduğunu hiçbir şey yapmadan gösteriyorlar. Ülkelerinin hatta şehirlerinin takımlarına yapılan her türlü saygısızlığın karşısında durdukları için bu tür durumlara karşılık verebilme ihtimalleri oldukları için ve verdikleri taktirde karşı tarafı büyük bir zarara uğratabilecekleri için bu tür durumlara düşüremiyorlar.

Dikkat çekiyorum; Yaparlar demiyorum ama yaparlarsa yaparlar diyorum. İşte bu konu çok önemli.

GELELİM ZONGULDAK'A
Taraftarlar olsun, kulüpler olsun sürekli olarak şehrin önde gelenlerini takımlarına sahip çıkmaya davet ediyorlar.

Sahip çıkmak sadece para vermek değil. Vanspor FK maçından sonra Zonguldaksporluların duygu ve düşüncelerini dinlediniz mi hiç?

Ben dinledim.

Sahipsiz hissediyorlar çünkü gerçekten sahipsizler.

Vanspor FK ve son oynanan Karacabey Belediyespor müsabakalarında teknik direktörler taraftarları kışkırtıyor, oyuncular tribünlere hareket çekiyor lakin geçtim kartı, hakem dönüp "Ne yapıyorsun sen?" diye bile sormuyor. Normalde futbolcular ya da teknik direktörler rakip tribünlerle kışkırtıcı şekilde münakaşaya girdiği an önce sarı kart, devam ederse ikinci sarı karttan kırmızı görürler. Ben mi yanlış biliyorum?

Karacabey Belediyespor maçında penaltı verilmedi devamında Zonguldak Kömürspor gol yedi.

Tribünlerden gelen sözlü tepkilerin ardından Vanspor ve Karacabey maçlarında şaka gibi ama hakemler Çevik Kuvvet kalkanıyla çıktı sahadan.

Spor müsabakası üzerinden bu memleketi ve bu memleketin insanlarını tüm Türkiye'ye canavarmış gibi gösteriyorlar. Vanspor maçının geçmişi var diye insanlar boynunu büktü devam etti. Peki Karacabey Belediyespor ile geçmiş olmamasına karşın yapılan bu hareket? Bir yerde kötü bir propagandadır, imaj kirletmesidir, Zonguldakspor aleyine bir durumdur bu.

Şehrin önde gelenleri ve şehrin siyasetçileri biraz bu takımın arkasında durduğunu maddi demiyorum, manevi olarak hissettirse bugün bu noktaya gelinmezdi. Takımı sahipsiz bulup bir tekme de ben atayım diyemezlerdi.

Lobi dediğimiz şey aslında bundan ibaret. Senin arkanda birilerinin olduğunu hissederlerse ona göre muamele görürsün, sahipsizsen de ona göre muamele görürsün. Sahipsiz bırakmayın bu takımları, bu şehri, bu insanları.