Acım ve ben hep aynı sularda yıkandık. Yıkık külhanlarda başka acılarla tanıştık.

Hele biriyle öyle dost olmuştuk ki;
Sahibine dönme vakti geldiğinde,ardından ağladık...

İnsanın özünde belki de doğasında vardır, acı çekmek.

Kişiliğinin derinliğinde ne acılar vardır da, gün yüzüne çıkmaz.

Kimi zaman da, kaçarız acılarımızdan, aslında bu kaçış kendimizdendir.

Herşey yolunda gitmez bazen.Kimi zaman öyle şeyler yaşarız ki; çekilmez bir hal alır hayat.

Aldığın nefes bile dar gelir.
Dört yanı duvarlarla çevrili, gökyüzüne hasret bir hapishane gibi olur, yaşadığın şehir...

Acılara öyle bir tutunursun ki; Dostların Düşman olur.
Düşmanların dost olur.
Akrabaların her biri  Akbaba...Akbabalar da, birer tavus kuşu olur.

İşte bu süreç yaşadığın hallerin dönüm noktasıdır.

Niye mi?...
Bu hayatta yaşadığın Acılar kadar büyürsün.Öyle  çok büyürsün ki...

Herşey bir tarafa, geçmişteki acılarımıza gülümseyerek baktığımız anda bilinki büyümüşüz demektir.

Reis Murat ileri