Her acıya alışıyor insan zamanla, yada alışmış gibi yapıyor.

Zaten hangi acı öldürebilir ki, insanı?... 
En fazla sürüm sürüm süründürür. 

Aşk acısı, gurbet sancısı, mal mülk kayıbı ama en kötüsü yine de, evlat acısı... 

Yarin sancısı, yürek sızlatır ama evlat acısı yüreği dağlar. 

Ben bu gerçeği yaşamak suretiyle anlamlandırdım... 

Çok uzun zaman önceydi...
Yaşadığım bu kentte, bir çok şehit cenazesi gibi, yine bir aziz şehidimizin cenaze merasimine katılmıştım. 

Tören alanı, insan kalabalığıyla dolup taşıyordu. 
Her tarafta yıldızlı bayrağımız dalgalanıyordu.Hüzün ve gurur içiçeydi adeta.

Biraz sonra, askeri araç üzerinde, al bayrağımıza sarılı tabut içerisinde şehidimiz gelmişti.
Ağlayışlar, yakarışlar, 
" Kahrolsun pkk" "Kahrolsun Apo " sloganları... 

Önce şehidimizin annesinin feryâdı figanları... Sonrasında zincirini kırmışcasına zap edilmeyen eşi ve kulaklarımızı delik deşik eden feryatları...

Cennetin en güzel yerinde, mükafatını alsa da, bir anne için oğlunu yitirmek acıların en büyüğü bu olmalıydı. 

Sevdiğine aşık bir kadın için de, neredeyse aynı durum söz konusuydu. 

Kimi acıların tarifi de, gerçekten imkansızdı.
Aynı anda hem mezara gömüyordun, hem de kalbine. 

Murat İleri

I M G 20240102 W A0019