Gazeteciliği ruhunda hissetmeyenler veya belli bir süre sonra maddiyatı herşeyin önünde tutanlar anlamaz!

Gazeteci, bir yere danışman da olur, dernek başkanı da olur, siyasetçinin veya bürokratların arkadaşı, dostu da olur ama kimsenin “Adamı” olmaz!

Bunu karıştıranlar siyasetçilere güya kılavuzluk yapıyor!

“Kılavuzu karga olanın burnu b… kurtulmaz misali” milletvekilini b… soktu, çıkartamıyor!

Değil Zonguldak, dünyanın her yerinde “Kalem kırmak” sözü bir gazeteciye söylenebilecek en son sözdür…

Bunu bir gazetecinin savunmaya kalkması veya eleştirmemesi en basitiyle bir aymazlıktır, yandaşlıktır!

Kınayan ve eleştiren derneği suçlamak ise yandaş ve candaşlığın ötesine geçmektir!

Sponsorunu, tetikçilik yaptığın kişiyi savunacağım diye “Kalem kırma” olayına tek kınama yapan Karaelmas Gazeteciler Derneğine saldırmak, itibarsızlaştırmaya çalışmak yalaklıkta sınır tanımadığının en basit göstergesi olarak yine tarihe yüzkarası olarak düştü…

Karaelmas Gazeteciler Derneğinde mi “Kalem kırma” lafını söyledi de orada sorulsun veya yanlışlığı ifade edilsin…

Onlarca gazeteci arasında ve yüzüne karşı söylendi!

Yine benzer bir ortamda veya en kısa sürede özür dilenmesi elzemken ateşe benzin döker gibi “Mahkemeyi kastettim” diyerek hakim ve savcı yerine kendini koymak, hakim ve savcıyı etkilemek değil de nedir?

Karga olacaksan iyi kılavuzluk yap!

Kafa kafaya çarpıştılar! Kafa kafaya çarpıştılar!

“Zonguldaklıyım demekten utanıyorum” diyen Milletvekilini savunacağına önce gazetecilik onurunu savun…

Ayrıca çıplak krala dalkavukluk yapıp “Elbisen çok yakıştı” demek değil, “Çıplak” demek dostluktur!

Yanlışını düzeltmeyip savunmak yeni yanlışlar yapmasına zemin hazırlamaktır…

Adamolmak, “Adam-ı” olmak arasındaki farkı çözersen anlarsın!

Danışman brifingi olsun, bu da sana…

İşine geliyorsa bilmem tabi…