Eski MHP ilçe başkanı fındıklıkta kendini öldürdü! Eski MHP ilçe başkanı fındıklıkta kendini öldürdü!
Yüz yüze eğitimin başladığı Eylül ayının başından itibaren Zonguldak'taki okullarda belirlenen vakalar nedeniyle karantinalar devam ediyor. Bir öğrencide belirlenen Coranavirüs sonrası öğrenci, iki öğrencide belirlendiği zaman ise sınıfın karantinaya alındığı uygulama gereği yürütülen denetimlerde şuana kadar 103 sınıfın karantinaya alındığı belirtildi. Bununla birlikte 45 öğretmende de pozitif vakanın olduğunun tespit edildiği açıklandı. Eğitim-Sen yaptığı açıklamasında “24 Eylül günü itibariyle Zonguldak Merkez ve ilçelerinde 103 sınıf karantina nedeniyle uzaktan eğitime geçmiştir.  Ayrıca sadece Zonguldak merkezde PCR testi pozitif çıkan 45 öğretmen bulunmaktadır” ifadelerine yer verdi. Eğitim-Sen’in konu ile ilgili açıklaması şu şekilde: “2021-2022 eğitim öğretim yılı başlamadan önce, Türkiye’de salgın nedeniyle 1,5 yıl okullar kapalı kalmıştır. Bu süre zarfında sendikamızın tüm çağrılarına rağmen okulların fiziki altyapı sorunları giderilmemiş, derslik sayısı ihtiyaç oranında arttırılmamıştır. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ‘Okullarda gerekli önlemleri aldık.’ ifadesini kullansa da, Türkiye çapında okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı gün gibi ortadadır. Yüz yüze eğitime en uzun süre ara veren birkaç ülkeden biri olmamıza rağmen, ciddi bir eğitim planlamasıyla yeni eğitim ve öğretim yılı hazırlıkları yapılmamıştır. Covid Salgının ortasında Milli Eğitim Bakanının ve okullar açılalı henüz iki hafta olmuşken İl Milli Eğitim Müdürünün değiştirilmesi bile, siyasal iktidarın salgına karşı ne kadar hazırlıksız ve duyarsız olduğunun kanıtıdır. Öğretmen açıkları kapatılmamış, yeni okullar, ek derslikler inşa edilmemiştir. Zonguldak’ta kadrolu ve sürekli olması gereken yardımcı hizmet personeli atanmamış, İŞKUR üzerinden Toplum Yararına Programlar kapsamında, ilçeler dahil toplam 171 temizlik personeli, okullar açıldıktan sonra geçici olarak görevlendirilmiştir. Bu sayı, temizlik personeli yetersizliğinin en çarpıcı göstergesidir. Temizlik çalışanı sayısı yetersiz olduğu için velilerden  sınıf temizliği konusunda çare beklenmiştir. Birçok okulda dezenfektan ve maske gibi bulunması zorunluluk arz eden ürünler velilerden ihtiyaç listeleriyle talep edilmiştir. Zonguldak’ta birçok okulda temizlik ya veliler tarafından ya da velilerden toplanan ücretler karşılığında günlük hizmet satın alma şeklinde sürdürülmektedir. Okulların hijyeni velilerin değil Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğundadır. Okullar üç dönem kapalıyken Milli Eğitim Bakanlığı açıkça ortada olan bu sorunlara dair hiçbir çözüm üretmemiş, yüz yüze eğitimin sürekliliği için hiçbir adım atmamıştır. Kullanılması zorunlu olan maske, öğretmenlere bile Milli Eğitim Müdürlükleri eliyle ancak onar tane dağıtılabilmiştir. Eğitim kamusal haktır ve zorunlu harcamalar Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden karşılanmak zorundadır. Eğitimde Yaşanan Tüm Sorunların Sorumlusu MEB’dir. Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitime geçileceğini aylar öncesinden duyurmuş, salgın koşullarında eğitimin sürdürülmesine ilişkin alınacak tüm önlemlerin sorumluluğunu okul idarelerine yıkmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı devlet okullarıyla ilgili tüm tasarruflardan sorumludur. Salgın koşullarında seyreltilmiş sınıflarda yapılması gereken eğitim için ne derslik sayıları ne okul bahçeleri, ne de sınıfların havalandırma olanakları yeterlidir. Kalabalık sınıflardaki öğrenci sayılarının düşürülmesi için ek derslikler açılmamıştır.  İkili eğitime geçen okullarda da sınıf mevcutları salgına uygun değildir.  Ek dersliklerin açılması ve en az 100 bin öğretmenin atanması gerekirken 15 bin öğretmen ataması yapılacağına dair son açıklama adeta kamuoyunu oyalamaya dönüşmüş ve bu atamaların 31 Ocak 2022’de yapılacağı ilan edilmiştir. Eğitime ayrılacak her kuruş daha iyi bir gelecek için birer tuğladır. Öğretmen ataması yapmamak, temizlik personeli atamamak, okullara hijyen malzemeleri için ek ödenek vermemek, taşımalı eğitimde ısrar ederek köy okullarını açmayı reddetmek, eğitim bütçesini her dönemde biraz daha azaltmak, ülkenin geleceğini düşünmemektir. Fiili olarak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ailelerin okul için yaptıkları her harcama, öğrenciler arasındaki dengeyi bozmakta, eğitim olanaklarına eşit şekilde ulaşmalarını engellemektedir. Her çocuk değerlidir, her çocuğun geleceği için eğitim olanaklarından eşit şekilde yararlanmasını sağlamak MEB’in görev ve sorumluluğudur. MEB, okulların maddi ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu okul ve ailelere atarken eğitim bileşenlerinin mağduriyetini görmezden gelmektedir. Yetersiz eğitim bütçesinin bedelini öğretmen, öğrenci ve veliler ödemektedir."