Bu seferki konu Covit-19 mücadelesindeki kahramanlarımız sağlık çalışanları ile sağlık, emniyet, vatandaş, esnaf, basın vs. her alanı koordine etmesi gereken Vali Erdoğan Bektaş arasındaki polemik...
Zonguldak Valisi Sayın Erdoğan Bektaş'ın benim de yer aldığım basın toplantısında sarf ettiği, “Bizim bütün rakamımız 567 iken bu 567 içerisinde maalesef 137 tane sağlıkçımız var. Sağlıkçılarımız kendilerini koruyamadılar. Baştan bu yana bütün tedbirler Sağlık Bakanlığı tarafından alınmışken sağlıkçılar hastalarla diyalogların da kendilerini korudular. Birbirleriyle olan diyalogların da kendilerini koruyamadılar. Normalde sağlıkçılarımızın bize getirdiği bu yük olmasaydı belki de biz bugün geri dönüşü konuşuyor olacaktık. Sağlıkçılarımız burada bizim kahramanlarımız, ön cephede savaşanlarımız. Kendi hayatlarını ortaya koyan insanlar. Ama işte yeteri kadar dikkat olmayınca sıkıntıyı yaşıyoruz. Bu son dönemde bizi yoran konulardan birisi bu oldu” sözlerinin üzerine kopartılan kızılca kıyamet yapılan mücadelenin gölgelenmesine neden oldu...
Son zamanlarda Vali Bektaş'ı en çok eleştiren,
Kendisine "En uzun 20 dakikayı yaşanan" kişi,
Zonguldak Havaalanı, sonrasında da ben dahil 5 gazetecinin gözaltına alınması sürecinde karşı karşıya gelen ve hala arası limoni olan gazeteci olarak söylüyorum;
Vali Erdoğan Bektaş'ın niyeti kötü değildi...
Kötü niyetli olsa sağlık çalışanlarına "Kahraman" demez, sağlıklarını daha çok düşünme adına mesafeleri korunması gerektiğine vurgu yapmaz...
Sözün Özü; Sayın Vali Erdoğan Bektaş, "Nefes" fiminin enfes sahnesindeki "Uyursan ölürsün... Sen uyursan herkes ölür... Uyumıyacaksınız, yemeyeceksiniz, dinlenmeyeceksiniz... Ölmenizi yasaklyorum..." sözlerini anımsatırcasına kahraman sağlık çalışanlarına "Sağlık çalışanları Covit-19 olursa ölümler artar" diyerek uyanık olmalarını istiyor!
Çok şey mi istiyor?
Evet uslubu, tarzı, sözleri yanlış!
Maksadını da aştı... Ama bu hatadır... Durumun ciddiyetine dikkat çekme adına yaşanan süreçte herkes gibi Vali Bektaş'ın da gergin olmaya ve hata yapmaya hakkı var!
Bu hatayı affetmek mi büyütüp özrünü kabul etmemek mi?
Bu da sağlık çalışanlarının erdemliliği...
Göreceğiz!
***
Vali Erdoğan Bektaş'ın konuşmalarının üzerinden daha 24 saat geçmeden olay gündem oldu...
Bir el örgütlemişcesine sendikaları ve bir takım sinir uçlarını harekete geçirdi...
Niyetin bozuk, maksadın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu o kadar net anlaşıldı ki görünen köy kılavuz istemedi...
Vali Erdoğan Bektaş, aslında Zonguldak Havaalanına THY uçağının gelmesi ve pistin uzama-genişlemesi sürecinde ve corona virüsün ilk yayıldığında "Mezarlıkta esrarengiz görüntüler" diye vatandaşta panik oluşturmak için yazanları değil de can kaybının olduğunu yazan gazetecilerin gözaltına alınmasına gözyumarak ipin ucunu kaçırdı...
Bunlar bile kendinden değil etrafındakiler ve yanlış akıl hocalarının yönlendirmesiyle olduğu çok geçmeden anlaşıldı...
Sonuç; Vali Bektaş'ın kellesini isteyenlere sözüm...
Bu dönemde Vali Bektaş'ın görevden alınmasını istemek ya corona virüs mücadelesini, tehlikesini hafife almak yada bu mücadeleyi bilerek isteyerek zaafa uğratmaktır...
Savaşta komutan değiştirilmeyeceği gibi korona virüsü savaşında da vali değiştirilmez...
Eksiği, aksağı varsa, elbet vardır... Gereken, gerekli zamanda yapılacaktır!
Biraz sabır...
***
ARIZA'NIN DERDİ; TAMAMEN DUYGUSAL!
Aylardır sokakta bile dolaşamayan Pusula Gazetesi Sahibi Ali Rıza Tığ, dün ne hikmetse ilk defa canlı yayın yaptı...
Sosyal mesafesiz üstelik!
Her zamanki gibi Zonguldak'ın en büyük ve tek gazeteci edasıyla konuşan Tığ, operasyonda düğmeye nasıl bastığını söyledi, niyetini söylemedi...
Bilen biliyor diye düşündü sanırım...
Onun söyleyemediğini biz söyleyelim...
Son iki vali Ahmet Çınar ve Erdoğan Bektaş, Tığ'ın ne olduğunu anlamış olacaklar ki randevu bile vermekten imtina ettiler, ediyorlar...
Randevu vermeyen, Eren'i verir mi?
Eren'i vermeyen, kolunu verir mi?
Avanta işlere gözyumar mı?
Valilikteki ajanı belli...
Vali Ali Kaban'da Eren'den veren olunca ve aracı ajanı olunca sorun yoktu...
Vali Ahmet Çınar'da ajanın etek pisliği çıkınca, devlet ciddiyeti gözetilip gereği yapıldı...
Şimdiki Vali Bektaş da aynı duruşu sergiledi...
O gün bugündür Tığ, tığla kazarcasına oydu valinin altını...
Yaptığı hataları büyütüp büyütüp vurdu, sağlı sollu...
Vali Bektaş da malzeme verince iş bu noktalara geldi...
Önceleri Vali Bektaş'ı paçasından yakalayan Tığ, şimdi boğazından yakaladı...
Sıkıyor!
Vali Bektaş, garibana değil Tığ'a çalışsa, KAlas'ı odun yapsa, FETÖ'ya yol verse nasıl döner iş?
Aynı Başkan Selim Alan'da olduğu gibi...
Sabah, öğle, akşam aleyhinde yazan Tığ, bir anda kahraman yapar valiyi, rezil eder sağlık çalışanlarını!
Yiyen yiyor ama yemeyip gargara yapan çoğalıyor... Bilesin!
***
MİLLETVEKİLİNİN TEHDİTİNİNDE 3 MAYMUN, VALİNİN HATASINDA VANPİR!
Pusula Gazetesi Sahibi Ali Rıza Tığ'ın yıllar sonra ilk defa canlı yayına çıkması bir çok şeyi anlatıyor ama anlamayanlara bir örnek daha verelim...
Gazeteciliğin inceliğini Vali Erdoğan Bektaş'ın basın toplantısına katılan elemanı başta olmak üzere saçma soru yönelten gazetecileri aşağılayarak anlatan Tığ'ın niyetinin bozuk olduğu iki haber arasındaki refleksinde gizli...
Vali Bektaş'ın maksadını aşan ama niyeti kötü olmayan sözlerine pireyi deve yapan Tığ, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde gazetecilerin misafir edildiği basın toplantısında gazetecilerin gözünün içine bakarak tehdit eden Ak Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar'a ne yapmıştı?
Gazeteciler gününde gazetecileri tehdit eden Uçar’ın “Siz kalemlerinizi iftira atmak ve çamur atmak için kullanırsanız kendinize yazık edersiniz. Ondan sonra da o kalemleri kırarlar” sözlerine 3 maymunu oynayan Tığ, bu sözlerden çok daha hafif kalan doktorların uyarılmasını amaç edinen açıklamasına vampir edasıyla yaklaştı...
Acaba neden?
Bilin bakalım!
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-uyursan-olursun-vurun-valiye-168.html
