Ayı on fıkra bilirmiş, dokuzu armut üzerine. Bizimde kömürden başka bir şey bildiğimiz yok demek ki, dönüp dolaşıp kömür de kömür, yazacak onca şey varken. Ama işte vicdan meselesi var ya, o her zaman ağır basıyor. Aslında bu gün hoş görüsüne sığınarak sayın cumhurbaşkanına bir mektup yazıp resmen yalvaracaktım ve diyecektim ki: "Yorulduk,daha fazla gerginlik istemiyoruz, gerenlere de müsaade etmeyin, hepimizi bağrınıza basmasanız bile bunu belli etmeyin, çünkü ağzınızdan çıkan her şeyi emir telakki edecek bu kadar seveniniz varken, görevden vazife çıkaracak birileri çıkar ve  bu mübarek günde sırf size yaranmak için bir densizlik yapar diye çok korkuyorum.” 

Buna benzer bir mektup da diğer siyasilere yazacaktım ve diyecektim ki: “Allah'ınızı severseniz,  tüm dünya canıyla uğraşırken ve kaçacak delik ararken hiç değilse bir süreliğine yumurtada kıl aramayın, bu savaştan tek başına kimse galip çıkamayacak, ya hep beraber, ya hiç birimiz, dünyada, bu güzel vatanımızdan daha güzel bir yer yok ve herkes bu günlerde  burada olmak istiyor, kıymetini bilin ve siz de artık biraz sağduyunuzu dinleyin.”  Neyse bu konularda yazılacak her yazı için kelimeler çok dikkatli seçilmeli, yoksa ortam gerilmesin derken, hepimiz kardeşiz derken, yeni bir gerginliğe sebep oluruz, bir de yazarken muhataplarımızın hoş görüsüne sığınarak yazdığımı belirtmek istiyorum çünkü; Vatanımı,bayrağımı ve bu bayrak altında yaşamayı seçmiş, dini,dili,kökeni ve rengi ne olursa olsun tüm vatandaşlarımı çok seviyorum, başka bir niyetim yoktur.

Dönelim bildiğimiz fıkraya. Ülkemizde bulunan linyit kömürleri için  ilerleyen zaman içerisinde  bir değerlendirme yapacağım, şimdi Taşkömürü için bazı olası rakamları siz değerli okurlarla paylaşmak isterim. Bilindiği üzere Taşkömürü havzası Ereğli’den Kastamonu’ya kadar yaklaşık 190 km kuş uçuşu uzunluğu ve ortalama 25 km karasal derinliği  ve yine yaklaşık yüksekliği 5 km olan bir çökelti havzasıdır, bu havzada yine yaklaşık namurien dahil 400 milyon yıl önce, bu gün üretmeye  çalıştığımız kömürler oluşmaya başlamış ve zaman içerisinde değişik jeolojik olaylara maruz kalarak;eğilmişler,bükülmüşler,kırılmışlar, aşınmış ve taşınmışlar, günümüze kadar gelmişler. 1848 yılından günümüze kadar 400 milyon ton kömür üretildiği sanılıyor, mevcut işletilmesi gereken karasal rezerv de yaklaşık 1 350 000 000 ton olduğu hesaplanıyor. Havzanın genişliğine ve istif kalınlığına, oluşan damar kalınlıklarına bakarak yapılacak bir hesaplamada; Eğer çökelti havzasında kömürler oluşup, hiçbir deformasyona maruz kalmadan günümüze kadar gelmiş olsalardı toplam üretilecek kömür varlığı yaklaşık 9 milyar ton olacağını tahmin ediyorum. Lütfen bu konunun otoriteleri rakamlar konusunda beni bağışlasınlar, benim hesabım tamamen varsayımlar üzerinden olduğu için sadece beyin jimnastiği kabul etsinler.  Bu güne kadar üretilenle birlikte 2 milyar ton taşkömürü rezervi hesabıyla,geriye kalan 7 milyar ton kömür nerede? Bu konuda da tahminimi söylüyorum: Bu kömürler; zaman içerisinde aşınma ve taşınma sonucu denize taşınarak ikinci bir yataklaşmaya uğramışlardır, doğal ayrışma sonucu suyun zenginleştirmesini de hesaba katarsak Kara Deniz’in dibinde ve yamaçlarında mevcut kömürlerimizden daha çok kaliteli,7 milyar ton kömürümüz var demektir.

Ömer Selim Alan’dan bir paylaşım daha! Ömer Selim Alan’dan bir paylaşım daha!

Ben biraz da hayal gücümü kullanarak diyorum ki: Bu 7 milyar ton kömür uzun yıllar boyunca denize taşındığından deniz sürekli kara renginde görünmüştür, bu nedenle adını “Kara Deniz” koymuşlardır… Bir tahmin… Neden olmasın?

 

https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-adInI-kara-deniz-koydum-194.html