Anlaşılmıyor ki sürekli aynı polemiği yaşıyoruz!

Son olarak sevdiğim bir Ak Partili yöneticiyle benzer tartışma yaşadım…

Diyorum ki;

Zonguldak’ta teşkilattaki sorunu geçtim, hizmet üretme açısından sorun var…

Hizmet yerine hizipçilik üretiliyor…

Üretilen hizmetlerde Milletvekilleri, il-ilçe başkanı ve yöneticiler başı çekeceğine engel olmaya çalışıyor…

Zonguldak’a Zonguldak’taki iktidar partisi milletvekilleri, il-ilçe başkanına rağmen hizmet geldi, geliyor…

Oysa ki buradaki iktidar yöneticilerine RAĞMEN değil, iktidar yöneticilerinin DESTEĞİYLE gelmesi gerekir…

Mithatpaşa Tüneli, Zonguldak Havaalanına THY uçağının inmeye başlaması, Zonguldak’taki siyasetçilere RAĞMEN gerçekleşti…

Yönetici abimiz dinliyor ama anlamıyor veya anlamak istemiyor…

“Ne yani hükümet bir şey yapmadı mı? Tüneli, havaalanını kim yaptı?”

Diyor!

Sözlü anlatamadım, yazılı anlatıyorum…

İstenirseniz tarih, saat, tanık, belge de veririm…

Yıllardır; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın veya Ak Partinin Zonguldak’a karşı garezi var” deniyordu…

Kilimli’nin Gelik beldesindeki yol hikayesini, Mithatpaşa Tüneli proje mücadelesi, Zonguldak Havaalanına THY uçağının iniş süreci de göstermiştir ki;

Sayın Erdoğan’ın veya Ak Parti hükümetinin değil temsil etmek için görevlendirdiği milletvekili, il-ilçe başkanlarının Zonguldak’a karşı garezi vardır!

Cumhurbaşkanı ne ile uğraşıyor, milletvekillerini ve il-ilçe başkanını ne ile uğraşması için görevlendirdi,

Onlar ne ile uğraşıyor?

Garez olayını da bilinçli ve bilinçsiz olarak da ayırmak lazım…

Bilerek düşmanlık eden, becerip hizmet getiremeyerek de düşmanlık eden…

Ayrıca, Zonguldak’a garezi olan 2002 yılından bu tarafa görev alan Zonguldak siyasetçilerin Zonguldak ile birlikte Türkiye’ye ve Ak Parti’ye, hatta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a zarar verdiklerini de söylemek sanırım yersiz olur!

 

 

***

 

Zonguldak Havaalanı üzerindeki oyun!

Zonguldak Havaalanı üzerindeki oyun bitmek bilmiyor…

Nasıl bir oyunsa bu artık biri bitiyor diğeri başlıyor!

Dağın tıraşlanması, askeri yerin olması, Sayın Bülent Kantarcı’nın açtığı dava, manevra mesafesinin azlığı, yolcu olmama bahaneleri…

Pistin kısa ve dar oluşu…

Ödeneğin bulunamaması…

Level Hastanesi, Nöroloji Uzmanı Dr. Şenol Yavuz'u kadrosuna dahil etti Level Hastanesi, Nöroloji Uzmanı Dr. Şenol Yavuz'u kadrosuna dahil etti

Para da bulundu…

Hem de uzatacak, genişletecek bir de üstüne dağın da tıraşlanabileceği para bulundu…

İrade de gereğini yaptı;

Cumhurbaşkanı 2 bakana talimatı da verdi…

Şimdi de bazı milletvekillerinin, bürokratların kaprisi, egosu, iş bilmezliği, işi öteleme mücadelesi…

Adını siz koyun!

Zira pistin bu sene uzamasıyla birlikte genişletilmesinin yapılmasını istemeyen güçler devrede…

Kimler, neden az çok malum…

Gerekçe komik ötesi…

İnsanları “Salak” yerine koyarcasına komik ötesi…

Genişletme çalışması yapılırken uçak inemezmiş…

Genişleme yapılırsa seferler iptal olması gerekirmiş…

Biz de yedik!

Zaten Haftada 3 gün uçuyor-uçamıyor THY uçakları…

Geriye kalıyor 4 gün…

4 gün ful çalışılsın, THY’nın uçağının geldiği günlerde ise yarım gün veya iniş kalkışın olduğu saatlerde iş makinaları pistten uzatılsın…

Olmaz tabi!

Bu talimatı da Cumhurbaşkanı versin!

THY uçma talimatı, pistin uzaması ve genişletilmesi talimatı, şimdi de genişletilmesi için hangi saatlerde çalışılacağı ve uçulacağı talimatı!

Sormazlar mı adama;

“Siz bostan korkuluğu musunuz” diye…

Sözün özü;

Silah çekenlere, hakkımda iftira atanlara, türlü oyunlar edip kuyumu kazanlara bile beddua etmedim, hakkımı helal ettim!

Lakin;

Bu süreci bozanlara beddua da ederim, hakkımı da helal etmem!

Gelen mesajlara göre; Avrupa’da yaşayan bölge halkı, Zonguldak, Bartın ve Karabük halkı da…

Bunun vebalinin altından da kalkamazsınız ahını da alırsınız… Benden söylemesi…

 

 

***

 

Cenaze namazındaki cahillik, terbiyesizlik!

Geçen haftaki şehit cenazesindeki, günahlarını almış olmayalım ama fotoğraflarda yer alma adına ön saf kapabilmek için milletvekilleri ve siyasilerin yaptığı terbiyesizliği,

Kendileri arkaya gideceklerine şehidimizin na’şını tören mangasıyla 3-4 metre ileriye taşınmasını gündeme getirmiştik…

Meğer bir çok vatandaşımızın kanayan yarasına basmışız!

Sosyal medya ve siteye yapılan yorumlarda milletvekilleri ve siyasilere tepki yağdı…

Anlarlar mı?

Göreceğiz!

Öte yandan; duayen gazeteci Ali Bahadır’ın cenazesinde yaşananlar da ayıplandı!

Zira Cuma namazı esnasında arkadan namaz kılmayanlardan gelen sesler, cenaze namazı esnasında ki konuşmalar, iddiaya göre abdestsiz olarak cenaze namazına durulması…

Bilgisizlik mi, ayıp mı, terbiyesizlik mi?

Adını siz koyun!

Müftü başta olmak üzere hocalar uyarsın!

 

 

                 ***

 

Ölüm döşeğinde nasihat!

Zonguldak’ın duayen gazetecilerinden biri olan Ali Bahadır’ı geçen hafta kaybettik…

Seveni – sevmeyeni tartışılır ama gazeteciliği tartışılmayacak bir isimdi…

Zira Karaelmas Gazeteciler Derneği’ni kurduğumuz ve en çok reklama ihtiyacımız olduğu 2003 senesinde Kanal Z’nin sahibiyken burnumuzun ucunu dahi göstermeyerek bize kötülük yapmasına rağmen,

Sonradan bize üye olmak istediğinde rahmetli Çetin Sezgin abinin şer düşmesine rağmen üye yapmamıza rağmen bunları yazıyorum…

Bütün bu sürece rağmen KGD’nin niyetinin gerçek gazetecileri bir arada toplamak ve gazeteci duruşu sergilediği için tercih ettiğini söyleyen Ali Bahadır, ölüm döşeğinde bile gazetecilik duruşu için nasihatler veriyordu…

Karaelmas Gazeteciler Derneği Yönetimi Kurulu Başkanı Mustafa Emen abimizle ziyaretine gittiğimizde konuşma zorluğu çekmesine rağmen, “Gazeteci duruşunuzdan taviz vermeyin. Zibidi kılıklılara cemiyeti bırakmayın” öğüdünde bulunup mesleğin düzgün yapanlar tarafında ifa edilmesinin önemine değinmişti…

Nasihat bizden önceki kuşaklara nasip oldu, icraat bizlere nasip olur İnşallah…

 

***

 

HAFTANIN SÖZÜ: “Kendisine yetemeyen her çocuk bizim sorumluluğumuz altındadır. Batı medeniyeti adına, buna sebep oldukları için, bu çağda bu görüntü olduğu için hepimizin durup düşünmesi gerekir. Batı medeniyetinin yol açtığı bu görüntü insanlık adına utanç verici."

CUMHURBAŞKANI BAŞDANIŞMANI SAADET ORUÇ

 

***

SÖZÜN ÖZÜ:  “Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır”

ŞEYH EDEBALI