Zonguldak Valisi Hacıbektaşoğlu 23 Nisan'ı kutladı! Zonguldak Valisi Hacıbektaşoğlu 23 Nisan'ı kutladı!

 
Ege ve Akdeniz’deki Yunanistan şımarıklığı, bize tekrar AB’nin kirli yüzünü gösterdi.
 
Yoksa Yunanistan’ın bizim karşımızda bu şımarıklığı yapma lüksü ve ihtimali yoktur.
Öyle ise şamar yemeden Yunanistan’ın bu şımarıklıktan kurtulmasını,şımartanların asıl yüzünü ve nasıl yem olarak kullanıldığını görmesini ne şekilde sağlayabileceğimize bir bakalım.
 
Evvela ABD,İSRAİL,AB ve bilhassa FRANSA ile YUNANİSTAN, bugünlere gelinceye kadar münasip gördükleri çayırda otlayan kuzu gibi bir ülkeyle muhataptı.
ABD’nin, AB’nin bilhassa FRANSA ve İSRAİL’İN artık isteklerini bize yaptıramadıklarından,AKDENİZ’e hakimiyetlerinin sarsıldığını gördüklerinden YUNANİSTAN’ı sopa olarak kullanarak bizi tekrar kontrol altına alma çabası çok belirgin.
 
İNGİLTER’nin, AB’den ayrılmasından sonra FRANSA’nın, AB’de söz sahibi olma hamlesi için Yunanistan üzerinden ALMANYA ile hakimiyet  savaşı yürütmeside ayrı bir ayrıntı.
 
FRANSA’nın LİBYA’da kaybettiği itibarı ve prestiji telafi etme telaşı ve FRANSA’nın sömürü sahası olan AFRİKA’da TÜRKİYE’nin çok güç kazanmış olması başka bir ayrıntı.
 
İSRAİL ve FRANSA’nın içinde olduğu malum kesimlerin,Doğu Akdeniz’deki çok zengin Karbon kaynaklarının TÜRKİYE’nin çıkarıp işleyebilecek kapasitede olduğunu görmesi ve dolayısı ile Enerji denkleminde söz sahibi olacak korkusu sarması.
 
Akdenizde YUNANİSTAN’ın bu şımarıklığının zirve yapmasının zamanlaması ise KUZEY SURİYE’de insiyatifi elinde tutan TÜRKİYE’yi meşgul ederek, bu bölgede terörist bir devlet kurmak için atılan adımlardan uzak tutmak ve buraya konsantre olmasını engellemek olduğu çok açık olarak görülüyor.
 
Son günlerdeki haber akışı, Dış mihrakların kurmaya çalıştığı bu tuzağı çok net gösteriyor.
 
ABD ve RUSYA, PYD-PKK güçlerinin dahil olduğu Federal SURİYE konusunda anlaştıkları duyuruldu. Bunun açık işaretide PYD- PKK Güçleri ile Moskova’da RUSYA Dışileri Bakanı LAVROV’un aynı fotoğrafda yer almasıydı.
 
FRANSA Cumhurbaşkanı MACRON’un LÜBNAN ve IRAK ziyaretleride bölgeyi TÜRKİYE’ye karşı kışkırtma ziyareti de aynı zaman dilimine denk geliyor.
 
Görüldüğü gibi güneyimizde terör devletini hayata geçirmek ve Suriye’yi kontrol altına almak hamlesinin tamamlamak için Akdeniz’de YUNANİSTAN’ın önümüze yem olarak atılıp dikkatimizi dağıtıp oyalayarak KUZEY SURİYE ve KUZEY IRAK’a yoğunlaşmamıza engel olmak istedikleri çok açık.
 
BU KUKLACILARDAN KUKLALARI KURTARMAK İÇİN...............
 
İşte böyle kukla gibi kullanılan YUNANİSTAN’ın aklını başına getirmek için evvela bizim çok iyi YUNANİSTAN ve AB Halklarına vergilerinin nereye harcatıldığı ile ilgili enformasyon yürütmemiz gerekiyor.
 
İçeride tek söylemi ERDOĞAN düşmanlığı olan bütün siyasilerimizin birlik ve beraberlik içinde hiç olmazsa Milli çıkarlarımızı sahiplenip, dış güçlere devletinin yanında olduğunu göstermesi gerekiyor.
 
Eften püften konular için ortalığı ayağa kaldıranların, dışarıdaki dostlarına koşanların, bu Milli çıkarımız için de aynı gürültüyü çıkarmaları gerekmiyormu ?
 
Dilinin ucuyla baştan savma açıklamalarla değil, dostlarımız dedikleri o güçlere gerçekleri anlatarak ve veryansın ederek bu çıkarlarımıza sahiplenmeleri gerekiyor.
 
Ancak CHP sözcüsünün YUNANİSTAN’ın diliyle konuşması ise çok acı,halkımızın hafızasına bu iyice işlenmeli.
 
Her türlü diyalog çağrılarını ret edip sadece lafla diyalog diyen YUNANİSTAN bütün Dünyayı üzerimize kışkırtmaya çalışırken,
 
CHP sözcüsü FAİK ÖZTRAK, sanki olup biteni görmüyor, 
sanki saldırgan bizmişiz gibi, YUNANİSTAN’ın dilini kullanarak, “çözümü müzakere masasında aramalıyız”diye güya devleti ikaz ediyor.
 
YUNANİSTAN’daki insaflı siyasetçileri bile “YUNANİSTAN,TÜRKİYE’nin sabırla sergilediği iyi niyetli diyalog çabasını suistimal ediyor“ diyor.
 
Dış işlerimiz, bunun için Yunanistan siyasetçisine ve ÖZELLİKLE YUNAN  H A L K I N A bizimle kapışmaları halinde maddi ve manevi olarak kaybedeceklerini iyi hatırlatmalı.
 
Sürekli Yunan halkına hitap edilerek siyasetçilerinin kimlerin kuklası olduğu anlatılmalı.
 
AB Hükümetlerine ve Halklarına, YUNANİSTAN’ın şımarıklığından dolayı Türkiye’yi ve dolayısı ile ülkemizle kazandıkları sınır güvenliği, göç işbirliği ve güçlü ekonomi partnerliği imkanlarını kaybedecekleri anlatılmalı.
 
Yine ülkemiz ile geliştirecekleri iyi ilişkiler sayesinde  iş adamlarımızla yapacakları iş birliği ile Orta Asya ve Afrika’da ticaretlerinin geliştirme imkanlarını kaybedecekleri iyice hatırlatılmalı.
 
Hepsinden önemlisi, siyasi söylemlerimizin AB ve YUNAN halkına hitap etmesi,
Yani Yunan halkına AB’nin içindeki bazı ülkelerin kışkırtması ile TÜRKİYE ile girdikleri bu gerilimden yine aşırı borçlanma ve fakirliğin artmasına sebeb olunacağı ve sonunda parayı veren olarak AB’nin yeni dayatmalarının geleceği hatırlatılmalı.
 
AB Halkınada kendi zenginliklerinin şımarık Yunan Hükümetinin iktidarı koruması uğruna harcandığı anlatılmalı.
Verdikleri vergilerin koltukları korumak uğrunda harcandığı sürekli hatırlatılmalı.
Ben bu emperyalist emellerin, halklara hitap edilerek anlatıldığında frenlenebileceğine eminim.
Çünkü bunlar hak ve adalete göre değil iktidar gücüne kavuşmak ve bu şekilde çıkar güçlerinin menfaatlerini korumak için varlar.
 
Devletimiz ne yapıp edip AB Halkına vergilerinin YUNANİSTAN uğrunda çarçur edildiğini hep hatırlatmalı ve kendilerini idare edenlere baskı kurmalarını sağlamalı.
 
Kısaca AB ve YUNAN hükümetlerinin aklını başına getirebilecek tek gerçekte HALKINI vergilerinin nereye harcandığının bilgisi ile bilgilendirip hesap sormasına vesile olmak olacaktır.
 
Yoksa hak,hukuk,adalet nedir bunun derdinde olan muhataplarımız yok.Daha çok zenginleşmek isteyen, sömürücülük damarı kabarık, çıkarcı grupları ve bitmek tükenmek bilmeyen hırsları olan aileler var ve bunların oyunlarıda devam edecektir.
Bunların temsilcisi zaten JOE BİDEN bunu açıkça ilan ediyor, ERDOĞAN düşmanlığını artırarak, Ambargolarla tehdit dozunu artırarak,dostlarıyla ERDOĞAN’I düşürüp ülkemize tekrar diz çöktürerek söz dinleyen hizmetlerine hazır bir ülke yapacaklarını açıklıyorlar.