Madenciler için adanan sözdür, “Yanan bizdik, siz kömür sandınız.” Madende yaşanan ölümlerle ciğerlerin yandığına, k...

Madenciler için adanan sözdür, “Yanan bizdik, siz kömür sandınız.”

Madende yaşanan ölümlerle ciğerlerin yandığına, kömür çıkartırken ki zahmete atıfta bulunan bu sözü son zamanların orman yangınları ve insafsızlığa yormak istedim…

28 Temmuz tarihinde başlayıp 44 ilde ve 208 noktada başlayan yangınlarda ülkemizde insanlık önemli bir imtihan verdi, veriyor…

Elbette yetkililer de imtihanda lakin insanlık imtihanı daha da güç görünüyor…

 

Zira; yanan ormanlar, içindeki canlar, vefat eden insanlarımızı yine yeniden “Erdoğan düşmanlığına” malzeme yapmak şeytanın bile aklına gelmeyecek durum olsa gerek…

Sırayla; THK uçakları üzerinden yangınla mücadelenin sekteye uğratılma çabası…

Sonra sözde sanatçı Emre Kınay gibilerin takındı üslup üzerinden yangını söndürmek yerine yangının harlaması…

Şimdilerde ısıtılıp sonrasında alevlendirilecek “Yanan yerlerin imara açıldı" yalanı…

Ve elbette gelen içme sularının çöpe atılması gibi insanlıktan nasibini almayanların tavırları…

Uzaktan “THK uçakları niye kullanılmıyor” diyerek gazel okuyanların THK’na gidince uçakların kullanılmaz halde olduğunu itiraf etmesi…

“Piyade, jandarma niye yardım etmiyor… Toma’lar nerede” diye bölücülüğü körükleyen Emre Kınay gibi şahsiyet (sizlerin) başından beri alında bulunan asker, Toma ve nicesini görünce “çevir kazı” taktiği…

Kınay, sonraki videosunda ise neden üzerine geldiğini soruyor!

Söyleyelim;

En başta üslup sıkıntısı var…

Bunu anlamamak ya büyük saflık ya büyük kurnazlık! Yada niyet bozukluğudur!

Neden, neden, neden… diye başlayan cümlelere hiç alakasız ve bölücülüğe neden olabilecek, insanların gardını düşürecek şeyler yapman hiç de masumane değil…

Bazı CHP’li belediyeler canla başla mücadele ederken bazı CHP milletvekillerinin yemin billah ederek uçak, helikopter görmediklerini söylemeleri ise yananın sadece ormanın değil insanlık olduğunu da gösterdi…

 

 

***

 

ZONGULDAK'A YAPILAN HİÇ BİR HİZMET CEZASIZ KALMAZ!

Doğup, büyüdüğüm ve bir çok STK başkanlığı ile yöneticiliği yaptığım Zonguldak'ta gördüğüm en net olay...

Zonguldak'a yapılan hiç bir hizmet cezasız kalmıyor!

Hiç bir şey yapmayana sadece ve sadece "Hiç bir şey yapmıyor" denilip yıllarca makamında oturmasına izin verilen, buna karşılık ülke ve kent adına bir şeyler yapana veya yapmak isteyene ise bin bir türlü yakıştırmalar yapılıp değişik ayak oyunları yapılan şehirdir Zonguldak!

 

O nedenledir ki bir çok siyasetçi, bürokrat, STK başkanı ve kent sevdalısının küstürüldüğü şehirdir Zonguldak...

Şimdi hedefteki isim ise belli!

Zonguldak'a kim son zamanlarda çok hizmet ettiyse, milletvekillerinin pasifliğinin daha çok ortaya çıkmasına vesile olduysa, Ankara'da gücü, itibarı varsa, istediği an milletvekili olma potansiyeli varsa o!

Bu da aslında bir nevi çukur siyaseti!

Hani o meşhur; Çukura düşen kişilerin birbirine yardım edip çukurdan çıkarmak yerine çıkanı aşağıya çekme siyaseti... 

"Kafa koparma" hareketi başlamış bile...

Kimin kafası kopartılmaya çalışılıyor belli de kim kiminle o belli değil!

Zonguldak'a hizmet edenin artık ceza değil mükafat görmesi gerekir...

Bu hem hizmet edenin onure edilmesi hem de bundan sonra hizmet edilmesinin teşvik edilmesi açısından olmazsa olmazımız olmalı...

Artık ceza değil mükafat dönemi...

Hatta Zonguldak'ta hizmet edenin cezalandırılmaya çalışanın cezalandırıldığı dönem olmalı!

Önümüzdeki dönemi iyi takip edin,

Neler olacak neler...

Gerçek Zonguldaklının Zonguldak'a hizmet edene sahip çıkması gereken döneme giriyoruz...

Bakalım Zonguldak'a hizmet edenler mi kazanacak, hizmet edenlere ceza kesenler mi?

 

 

***

 

MAHMUT ÖZER’İN VİZYONU!

İlk tanışmamız zamanın Karaelmas Üniversitesi Rektörlüğü adaylığı döneminde olmuştu…

Ortak bir dostumuz vesilesiyle Öğretmenevinde bir araya geldiğimizde zamanın Karaelmas Üniversitesi Rektörü Bektaş Açıkgöz’ün kendisine eşinin başı örtülü diye hak ettiği kadroyu vermemesinden bahsedip ideallerini anlatmıştı…

 

O zorlu dönemde herşeye ve bir çok kişiye mücadele edip Rektör oldu…

 Ekibiyle birlikte güzel işler yaptı, vizyonunu sürekli yüksek tuttu…

Bu da bir süre sonra Zonguldak’ta değişik yakıştırmalara verile oldu…

Kendisine milletvekilliği, belediye başkanlığı yakıştırıldığı zaman ki söylemleri ve tavrı hala aklımda…

Kendisine böylesi bir sıfatlar yakıştırılmasına hayıflanmıştı adeta…

İdeali eğitim sistemiyle ilgili yapacaklarıydı…

Buna da ne milletvekilliği ne de belediye başkanlığı yeterdi…

İlla rektör olayım veya bakan olayım derdi de yoktu… Asıl derdi kendi vizyonunu etrafındakilere aşılamak, beraberinde de öğrencilere yeni bir sistemle eğitim-öğretimin önünü açmaktı…

Şimdi vizyonunu ve hayallerini gerçekleştirebileceği en tepe yerde…

Buralara tesadüfen gelmediği, çalıştığı, çabaladığına şahidim…

Çat kapı ziyaretimize gelmesinden, akşam saatinde sohbete çağırmasından istişareye açık olduğuna da vakıfım…

Bundan sonra da yapabileceklerinin olacağını da hissediyor, inanıyor ve güveniyorum…

Yeter ki biraz da olsa önü açılsın…

Vizyon var, art niyetlilerin girdabına girmezse ve malum yakıştırmalardan sıyrılırsa neden başarmasın?

Kanayan ‘Milli-eğitim’ yarasını neden iyileştirmesin?

Olur mu olur…

 

 

 

***

 

HAFTANIN SÖZÜ:

 “Zonguldak’ta delta virüs var. Çoğalmaya başladı. Herkesin kurallara uyması gerek.”

Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz

 

***

 

SÖZÜN ÖZÜ:

“Müşteriyi kazıklamanın 'Ticari zeka', halkı sürekli kandırmanın 'Siyasi zeka', ambulans arkasına takılmanın 'Pratik zeka', şike yaparak kazanmanın 'Sportif zeka', niyeti suistimal etmenin 'Kıvrak zeka' olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır."

Prof. Dr. Aziz Sancar

 

Yazan: Osman Sav