Sonunu düşünen millet(in)vekili olamaz!

“Ha şimdi oldu bu iş” derken biri daha çıkıyor…

Okuyucularımız da haklı; “En son uzuyor, genişliyor” demiştiniz diyerek sitem ediyor…

2008 senesinden beri dağın engel olduğu ve tıraşlanması gerektiği, askeri tesis olduğu,

İstanbul ile Zonguldak arasındaki mesafenin kısa olması nedeniyle manevra mesafesinin yeterli olmadığı,

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı'nın Serbest Bölge içindeki arazisi için açtığı davanın pistin uzaması ve genişletilmesine engel olduğu,

ZONHAV şirketi içinde usulsüzlükler olması nedeniyle davalık olunabileceği gibi mazeretlerle ötelenen Zonguldak Havalimanında yeni mazeretin aşılması bekleniyor. 

Pistin genişletilmesi ve uzatılması başta olmak üzere dağın tıraşlanmasına da ödenek bulunduktan sonra da yeni mazeretler çıkartılıp çıkartılmayacağı endişesi hakim… 

Özellikle 2012 senesinden beri Zonguldak-İstanbul ve aktarmalı diğer illere ve ülkelere yapılacak seferlerin tutacağı Zonguldak Platformu ve Avrupa Zonguldaklılar Derneği tarafından söylenmesine rağmen 3 ilin milletvekilleri ve valileri ikna olmazken 4 Mart 2019 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2 dakikalık görüşme sonunda ikna olmuş ve talimatı vererek uçuşlar başlamıştı.

Nitekim 12 Mayıs 2019 tarihinde yurt içi, 15 Haziran tarihinde yurt dışı seferlerinin tuttuğu rakamlarla ortaya konuldu. 

Zonguldak, Bartın, Karabük Milletvekilleri, Valiler ve diğer yetkililer başka başka alanlara takılmaya devam ediyor!

Bu uğurda davaysa dava açılır… Ama bu iş uzamaz, uzaamamalı!

Sözün özü; İşi uzatmanın anlamı yok! İşi uzatacağınıza pisti uzatıp genişletin!

Millete verilecek bu hizmete karşı değil elini kellesini taşın altına koymayan, bu uğurda sonunu düşünen millet(in)vekili değildir!

NOKTA!

 

***

 

Gazipaşa’da olay! Çekiciye verecek param yok Gazipaşa’da olay! Çekiciye verecek param yok

FETÖ’DAN SONRA İSLAMOĞLU VE ZONGULDAK AYAĞI!

Zonguldak’ta siyasi hareketlilik “baş döndürüyor” desek yeridir…

Bu hareketlilik şimdilerde gizliden yürütülse de zaman zaman küçük emareleri dışa yansıyor…

Kim kiminle, nasıl niye ilişki kuruyor anlaması giderek zorlaşıyor…

İşin içine girip baktığınızda anlasanız da bu sefer mideniz kaldırmıyor!

Siyaseti halka hizmet görülmek yerine kişilere hizmet olarak görenler şahısları başka başka rollere bürüyor…

Parti içinde hizipçiliğiyle meşhur kişilere haşa “Şeyh” muamelesi yapılıp, kendilerini mürit görenlerin siyaset yaptığı yerdir Zonguldak!

En az FETÖ kadar tehlikeli yapılara sırf siyaset uğruna boyun eğenler, akıllarını kiraya verenler, okumuş cahillerden başkaları değildir…

Dün nasıl Fetullah Gülen zihniyeti en büyük zararı İslam dinine verdiyse bugün de Mustafa İslamoğlu ve türevlerindeki zihniyet İslam dinine zarar vermektedir…

Bunu görmek için yine darbe girişimi mi olması gerekir?

Bu bidat ehli kişilerin ülkemizden önce dini değerlere darbe yapan FETÖ’dan ne farkı vardır?

Uyanın beyler, biz bu değiliz!

 

***

Adam olmak, “Adamı” olmak!

Gazeteciliği ruhunda hissetmeyenler veya belli bir süre sonra maddiyatı herşeyin önünde tutanlar anlamaz!

Gazeteci, bir yere danışman da olur, dernek başkanı da olur, siyasetçinin veya bürokratların arkadaşı, dostu da olur ama kimsenin “Adamı” olmaz!

Bunu karıştıranlar siyasetçilere güya kılavuzluk yapıyor!

“Kılavuzu karga olanın burnu b… kurtulmaz misali” milletvekilini b… soktu, çıkartamıyor!

Değil Zonguldak, dünyanın her yerinde “Kalem kırmak” sözü bir gazeteciye söylenebilecek en son sözdür…

Bunu bir gazetecinin savunmaya kalkması veya eleştirmemesi en basitiyle bir aymazlıktır, yandaşlıktır!

Kınayan ve eleştiren derneği suçlamak ise yandaş ve candaşlığın ötesine geçmektir!

Sponsorunu, tetikçilik yaptığın kişiyi savunacağım diye “Kalem kırma” olayına tek kınama yapan Karaelmas Gazeteciler Derneğine saldırmak, itibarsızlaştırmaya çalışmak yalaklıkta sınır tanımadığının en basit göstergesi olarak yine tarihe yüzkarası olarak düştü…

Karaelmas Gazeteciler Derneğinde mi “Kalem kırma” lafını söyledi de orada sorulsun veya yanlışlığı ifade edilsin…

Onlarca gazeteci arasında ve yüzüne karşı söylendi!

Yine benzer bir ortamda veya en kısa sürede özür dilenmesi elzemken ateşe benzin döker gibi “Mahkemeyi kastettim” diyerek hakim ve savcı yerine kendini koymak, hakim ve savcıyı etkilemek değil de nedir?

Karga olacaksan iyi kılavuzluk yap!

“Zonguldaklıyım demekten utanıyorum” diyen Milletvekilini savunacağına önce gazetecilik onurunu savun…

Ayrıca çıplak krala dalkavukluk yapıp “Elbisen çok yakıştı” demek değil, “Çıplak” demek dostluktur!

Yanlışını düzeltmeyip savunmak yeni yanlışlar yapmasına zemin hazırlamaktır…

“Adam” olmak, “Adam-ı” olmak arasındaki farkı çözersen anlarsın!

Danışman brifingi olsun, bu da sana…

İşine geliyorsa bilmem tabi…

 

***

HAFTANIN SÖZÜ: “Gazetecilerimizin bu anlamlı günlerinde yaptığım açıklamada ‘Sizler Zonguldak’ımızın menfaatleri ve çıkarları uğruna yapılan çalışmalarla ilgili takdirlerinizi yapabilirsiniz. ’ dedim. Yargıya taşıyacağımı söyledim. Bu vesileyle ikaz etmiş oldum. Bundan alınan arkadaşlarımız varsa kendine çeki düzen versinler. İdamın öncesinde verilen cezalar vardır. Haklıyı haksızı orada karar verilecektir”

AK PARTİ ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ HAMDİ UÇAR

 

***

SÖZÜN ÖZÜ:  “Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır”

ŞEYH EDEBALI