Müstakil Ev Yangınında Büyük Zarar! Müstakil Ev Yangınında Büyük Zarar!
Türkiye Gazetesi yazarlarından Ünal Bolat "Hayatım roman" isimli köşesinde Zonguldak-Karabük tren hattında çalışan emekli kondüktörün anlattıklarını kaleme aldı. Özellikle Karabük'te Yortan halkının dürüst ve samimi tavırlarından bahsedilen makalesi büyük beğeni topladı.
 

"BENCE İYİ OLDU"

“Yıllar önce 3,5 yıl Gökçebey/Zonguldak Öğretmenevi Lokali Müdürlüğünü yaptım”
 
Öğretmenevleri, öğretmenler ve yakınlarına hizmet amacıyla kurulmuştur. Buralara yeme-içme, dinlenme, konaklama, sosyal etkinliklere katılma amacıyla gidilir. Şartları taşıyan gidenlere imkânlardan faydalanmak için kartlar verilir. Zamanla buraların bu şekilde çalışması neredeyse ortadan kalktı. Buralar, her insanın gittiği yerlerden oldu.
“Bence iyi oldu” diyebilirim.
Yıllar öncesinde 3,5 yıl kadar Gökçebey/Zonguldak Öğretmenevi Lokali Müdürlüğünü yaptım. Bu zaman zarfında gelen giden hiç kimseye kimlik sormadık. Lokal; içi, bahçe katı, ırmağa yakınlığı, yol kenarında, tren garına ve terminale yakın olması nedenlerinden herkesin uğrak ve dinlenme yeri olmuştu. Tanıdık, tanımadık çok sayıda insanı çok sayıda nedenlerden burada ağırladık, hizmet verdik. Gelenler de bizlerle, özellikle çok sayıda hizmete koştuğumdan dolayı benimle sayısını bilemediğim paylaşımlarda bulundular. İşte onlardan bir tanesi;
Yeni emekli olmuş 55 yaşlarında 190 boylarında, yakışıklı, güzel giyinen bir adam bahçe katında beni yanına çağırdı. Gittim. Yanında birkaç kişi vardı. Bana:
“Şöyle otur, sana anlatacaklarım var. Seni programlarda görüyorum. İnsanlara hizmet vermek için uğraşıyorsun. Benim de çorbada tuzum olsun misali sana bir şeyler anlatayım. Senin sayende anlatacaklarım başkalarına fayda sağlayacaktır kanaatindeyim. Tecrübelerden ve bilgilerden insanları faydalandırırsak, bunlar o zaman işe yaramıştır diye düşünebiliriz…” dedi.
Adamın kendisine yönelerek orada bulunan birkaç kişinin işiteceği tonda;
-Buyur seni dinliyorum. İltifatınıza teşekkür ederim, şeklinde mukabelede bulundum.
Emekli amca başladı anlatmaya:
“30 yılı aşkın Devlet Demiryollarında hizmetim oldu. Bunun 20 seneden fazlası kondüktör olarak geçti. Çok insanla karşılaştım, sayısını bilemediğim kadar olaylar yaşadım. Yanlış - doğru çok sayıda insanla karşılaştım, mücadeleler verdim. Örnek alınacak önemli insanlarla da tanıştım. Ama ben bir yer var ki böyle insanları hayatımda pek görmedim. Sen de dinlediğinde “böylesini ilk kez duydum” diyeceksin. Kondüktörlük görevine başladığım zamanlarda trenlerle seyahat daha fazla yapılıyordu. Bu sebeple sık sık kalkmasına rağmen trenler aşırı kalabalıktı. Bunun en büyük sebebi, bölgemizde 60 bin maden işçisi, demir çelik fabrikaları çalışanları, SEKA, orman, toprak sanayi işçileri kalabalık oluyordu…
“Hatırı sayılır yolcusu vardı. İnsanları kurallara son derece uyumlu seyahat ederlerdi.”
 

ONLARDAN PARA ALMAZDIK

Gökçebey Zonguldak Öğretmenevi Lokali Müdürlüğüm sırasında ziyaret eden emekli kondüktörün anlattıklarını sizlerle paylaşmaya bugün de devam ediyorum.
“Bartın ve Karabük vilayet olmamıştı. Zonguldak, Türkiye’nin 8. büyük vilayetiydi. İş yerlerimize bakın! Aybaşları para kuyrukları oluşur, o zamanlar yeni basılan paralar, ilk defa ilimizin insanları tarafından kullanılırdı. Çok kez gördüm. Demir ve bakır paralar altın gibi parlardı.
Trende görev yaptığım yıllarda durak sayısı da oldukça fazla idi. Çünkü güzergâhta çok sayıda yerleşim yeri vardı. Çalıştığım istikamette araba yolu doğru dürüst yoktu. Üstüne üstlük insanlarda araba alma gücü de yoktu.
Yortan, belde özelliği taşıyan bir yerleşim yeri idi. Hatırı sayılır yolcusu vardı. İnsanları kurallara son derece uyumlu seyahat ederlerdi. Onlar; gürültü yapmazlar, temiz giyinirler, çevreye ve trenin camından çöp atmazlar, ikramı severler, argo kelime kullanmaktan kaçınırlar, kompartımanda büyüklere ve bayanlara oturma önceliği tanırlar ve yer verirler, trenden inerken iyi dilek, dua ve iyi temennileri dillerinden düşürmezlerdi. Bu insanların en büyük özelliği; kul hakkı dediğimiz insan haklarına ve devlet haklarına aşırı saygı göstermeleriydi. Bu insanlar, üzerlerinde hiçbir hakkın olmasını istemezlerdi.
Trenlerde bilet kesmeye yetişemezdik. Bunun sebebi, duraklar arası mesafe yakın ve yolcu aşırı kalabalıktı. Bazen koridorlarda seyahat eden çok sayıda yolcu olurdu. Biz, kalabalıktan ve verdikleri güvenden dolayı Yortan yolcusundan trende para almazdık. Onlar, Karabük ya da Zonguldak’ta indikleri zaman, gişe önünde sıraya girip istisnasız ücretlerini öderlerdi.
Zaman zaman kısa mesafede inenler de olurdu. Fiyatlar bilindiği için yakın mesafelerde inenler ücretlerini arkadaş, akraba ve diğer tanıdık kim varsa onlara bırakırlardı. Bırakılan paralar da gişeye ödenirdi. Onlar bize çok kolaylık sağladılar. Ödeme konusunda diyebiliriz ki hiç fire olmamıştır. Biz, birkaç defa onları takibe de aldık. Son duraklarda inenlerden asla fire veren ve unutan yoktu. Belki birbirlerine hatırlatıyorlar. O anda parası olmayanlara para veriliyor ki fire yoktu. Belki senin içinden “böylesini ilk kez duydum” diye bir duygu geçiyor.
-Gerçekten ben, böylesini ilk kez duyduğum gibi şahit olanı da tanıdım, dedim.