NA TO KEFARİ, NA TO MERMARİ 

Zonguldak'ta kadın elleri temizliğe ilham veriyor... Zonguldak'ta kadın elleri temizliğe ilham veriyor...

(İşte kafa, işte mermer) 

Her ne kadar yerelde yazsak da bir konuyu işlerken enikonu incelemek gerekir, sonuçta bir okur kitlesine hitap ediyorsunuz ve bu okur içerisinde öyleleri var ki bizleri arka cebinden çıkarır, bu nedenle seçimlerimde dikkatli davranırım. 

Neden böyle bir başlık? 

Şu nedenle; 

 Yıllardır değişik şekillerde yazdım, değişik ortamlarda dile getirdim, değişik makamlara ulaşmaya çalıştım ki -bunun içinde CİMER de var- Ya ben gerçekten Duning-Kruger Sendromu yaşıyorum farkında değilim, bu nedenle söylediklerim yok hükmünde sayılıyor ve “bırakalım cahil cesaretiyle konuşsun” diyerek beni mahcup etmiyorlar, ya da gerçekten bu kentin önünü tıkayanlar var ve her türlü güç ellerinde olduğundan ve kendi çıkarları her şeyin üstünde olduğundan, bizim gibi kentini düşünenler istediği kadar havanda su dövsünler, sonuçta her şeyi nasıl olsa kendileri belirliyor, bu; sendikalarda olur, siyaset sahnesinde olur, ticarette zaten kimse ellerine su dökemez, geriye ne kalıyor?  Bizim gibi cansiperane kentini düşünenlerin beyhude çabaları kalıyor. 

Yine çenem düştü… 

1979 senesinde bu kente geldim, babam da madenci olduğundan ben de bu mesleği seçtim, işçilikten başladım Allah nasip etti her makamda görevler aldım, yani madalyonun kaç yüzü varsa hepsini gördüm, bu kentte doğmadım ama bu kentte ölmeyi hedefledim, bu nedenle hiçbir karşılık beklemeden bu kent için bir şeyler yapmayı kendime görev saydım hep, ama ne hikmetse başaramadım. En son yerel seçimlerden bir örnek vereyim: Belediye başkan adayımıza çocuk gibi yalvardım, gece kapılarında bekledim, amacım bu kente hizmet etmek ve tasarladığım birçok projeyi hayata geçirmekti ama sanırım adayımız da beni cahil cesaret sınıfında değerlendirdi ki bırakın kadroya almasını resmen beni yok saydı. Buna benzer onlarca örnek verebilirim, oysa benim gerçekten şana, şöhrete ihtiyacım yoktu. 

Osman SAV’ dan ricamdır: Bu yazdığımı daha çok yere ulaştır sevgili başkan, neden mi? 

Neden 1. 

TTK bu kentin göz bebeğidir ve asla zarar etmiyor, 

Bu güne kadar bu kurumun yönetiminde görev almış olan tüm teknik ve idari ekip kurumun bu hale gelmesinden zerre kadar sorumlu değildirler, görev yapan hepsini yakından tanıyorum. 

Neden 2. 

Bu kuruma işçi alınsın diyen sendika da, siyasetçi de tribünlere oynuyor, siyasetçilerden kastım sadece yerel siyasetçiler değil, tüm siyasetçiler oy kaybı endişesiyle tepki çekip oy kaybetme telaşı yüzünden hiçbir şey yapmadan ve tepki almadan kurumu kendiliğinden ölüme terk ettiler, hatta öyle bir algı yarattılar ki kurum dışındaki kamuoyu bu kent ve çalışanlarını ekonomiye kambur görmeye başladılar. Nerden nereye… 

Neden 3. 

Radikal bir şekilde sistem değişikliği yapmadan kuruma alınan işçi, sayısı kadar kuruma zarar demektir, kendimizi kandırmayalım. Bu nedenle kamu ve özel sektörde yıllarca çalışan birisi olarak söylüyorum: Kurum zara etmiyor, ettiriliyor, çünkü kimse elini taşın altına koymak istemiyor, radikal değişiklik yaparak başını ağrıtmak istemiyor. Yemin ediyorum çözüm var ve çok basit. 

Neden 4.  

Bu kentin topoğrafyası gelişimine engel değil, bilakis bu topoğrafya şehircilik açısında bir şans, yeter ki aklımızı kullanalım. 

Neden 5. 

Ereğli’nin il olması da bu kentin önünü açar,  Sayın Halil Posbıyık yanlış hesap yapıyor. 

Ben bunlara benzer daha çok “Neden” ler yazarım ama okuru da sıkmak istemiyorum, ama isteyen olursa nedenlerimi detaylarıyla da anlatırım, çünkü buna yıllardır hazırım. 

Bizleri yönetmeye çalışanlar ve bir türlü yönetemeyenler bizleri anlayana kadar istedikleri kadar “Na to Kefari, Na to Mermari” olsunlar taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir, istedikleri kadar mermer kafa olsunlar, bizler yazmaya devam edeceğiz, çünkü bu kenti seviyoruz nokta. 

 

https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-na-to-kefari-na-to-mermari-413.html