“Bu öykünün kahramanlarından bazıları henüz hayatta ve yakın tanıdığımdır, isim vermeden aktaracağım.”  Zonguldak’tan okulu bitirip memlekete gittiğimde daha ilk gün. Hiç tanımadığım...

  “Bu öykünün kahramanlarından bazıları henüz hayatta ve yakın tanıdığımdır, isim vermeden aktaracağım.”  Zonguldak’tan okulu bitirip memlekete gittiğimde daha ilk gün. Hiç tanımadığım birileri bize misafirliğe geldiler, gözümün içine bakmalarından farklı bir beklenti içinde olduklarını anladım ama belli etmedim. Yemekler yendikten sonra misafir odasına geçildi, kısa bir sohbetten sonra amcalardan birisi yanında getirdiği aleti çantasından çıkardı ve bu bir altın arama detektörü, yurt dışından getirttik ama nasıl çalıştığını bilmiyoruz, buna bir bakar mısın? Diye rica ettiler. Tövbe o zamana kadar böyle bir aleti ne gördüm, ne de buna ilişkin bir eğitim aldım, ama adamların ısrarları sonucu bir şeyler söylemek zorunda olduğumu hissettim ben de: “eğer çalışıp çalışmadığını anlamak istiyorsanız araziye gidin, yere bir altın gömün, derinliği üç m civarında olsun, üzerinde gezdirin alet sinyal veriyorsa çalışıyor demektir” gibi o an aklıma gelen fikrimi söyledim, bundan sonrasında zerre kadar suçum da yok, sorumlu da değilim.  Bu görüşmeden sonra beş kafadar amcamız evlerinden birer burma bilezik alarak araziye giderler, üç metre derinliğinde kuyu açarlar, beş adet burma bileziği toprağa gömerler ve cihazı hazırlayıp üzerinde gezdirdiklerinde cihaz alarm verir ve o arada dağda koyun güden çoban çıkar gelir, çobanı uzaklaştırmak isterler ama çoban şüphelenir ve gitmek istemez, bunlar da nasıl olsa kendi bilezikleri ve deneme amaçlı bir çalışma yaptıklarından çobanı fazla da uzaklaştırmaya çalışmazlar. Kendi kazdıkları kuyuyu açarlar ve beş burma bileziği gören çoban : “siz hazine buldunuz, ben de hakkımı istiyorum “ diye diretir, bunlar her ne kadar bunların hanımlarına ait bilezikler olduğunu ve cihazı denemek için toprağa gömdüklerini söyleseler de çoban inanmaz “ ya hakkımı verirsiniz, yada  jandarmaya gider sizi ihbar ederim”  diye diretince, bunlar ne kadar yemin etseler de çoban diretir ve beş bileziği de alır ama bütün hazinenin bu kadar olmayacağını, gerisinden de hak istiyorum diye ısrar edince bu defa çobana yalvarmaya ve başka bir şey olmadığını, sakın jandarmaya gitme diye ikna etmeye çalışırlar, çoban aza razı olmuş havalarında beş burma bileziği alır ve koyunlarının başına döner.