Bu konuyu yazarak tarihe bir not düşmezsem mesleğime de, meslektaşlarıma da haksızlık olacağını düşünüyorum. 

 

Bu konuyu yazarak tarihe bir not düşmezsem mesleğime de, meslektaşlarıma da haksızlık olacağını düşünüyorum. 

İki gün önce Kınık-Soma Eynez bölgesinde Faaliyet gösteren bir maden ocağında bir patlama oldu ve 45 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Net olarak bir facianın eşiğinden dönüldü, yaralılara Allah şifalar versin ve beterinden korusun. 

Basınımız bir olay olduğunda reyting telaşı yüzünden eni-konu araştırmadan “buradan nasıl bir reyting alırım” mantığıyla hareket ettiğinden yapılan haberlerde kamuoyunu ciddi bir şekilde bilgi kirliliğine uğratıyor, evet bu maden ocağında bir patlama oldu ve insanlarımız ölümün eşiğinden döndüler ama işin aslı nasıldı ve gerçekten ne oldu ?  Bunu izah etmeye çalışacağım, şunu diyenler olacaktır:” sana ne üzerine vazifemimdir?”  Evet beni ilgilendiriyor ve üzerime vazifedir şu nedenle ki: Sakarya bölgesi bilirkişisiyim, üç gün önce aynı ocakta eğitim amaçlı bir görevim vardı ve yaklaşık 30 yıllık bir maden mühendisi ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanıyım, yetmezse daha da yazarım ama bunları yazarken bile böbürlendiğim kaygısı taşıyorum.  

Bu açıklamalardan sonra olayı bir de benden dinleyin, üç gün önce bu konu ile ilgili bir yazı yazmıştım ve oldukça bir profesyonel bir çalışmadan bahsetmiştim,  ben aynı yerdeyim,  bu ocaklar ve çalışanlar oldukça başarılı insanlar, ben bunu yakından gözlemledim, bu yazıyı da her hangi birilerini aklamak için yazmıyorum, yiğidi öldürün ama hakkını da verin derler o misal. 

Ocakların bulunduğu bölgede eğitim amaçlı bulunduğum yakın zamanda şirket yöneticileri ve iş yerini yakından tanıma fırsatım oldu, şirketin yer üstü tesisleri oldukça moderndi, hele bir kuyu ve emici sistemleri vardı ki oldukça mükemmeldi, çalışanlardaki KKD kullanımı ve bu konudaki eğitimlerine yakından şahit oldum. Yeraltına gelince: ocağa girmedim ama yöneticilerin bizlere vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda bilgi sahibi oldum, keşke ocakları da görseydim, ilk fırsatta gideceğim ve olay bölgesini de göreceğim, edindiğim izlenim: oldukça emniyetli bir yeraltı çalışması olduğu yönündedir. Peki bu patlama neden oldu? 

Tüm iş kazalarının % 98 i önlenebilir, %2 kaçınılmazdır. Bunu not edelim. 

Eynez bölgesinde oluşan kömür damarlarının 8-10 hatta 15 m kalınlığında olduğunu, bu nedenle katlı çalışmalar yapıldığını, artık kazı işleminin tam mekanize kazı makineleri ile yapıldığını biliyorduk,  yetkililer tarafından bir kez daha detaylı bilgilendirildik. Bu tip katlı  çalışmalarda panonun ilk katı alınıyorsa mekanize kazı araçları kendini öteleyecek şekilde kazı yaptığında açmış olduğu boşluk kadar kendini öteler ve ayak arkası makinenin ilerlemesinden sonra göçer, bu işlem pano sonuna kadar devem eder, oldukça basit yazıyorum herkesin anlayacağı bir dil kullanıyorum. 

Bölgedeki jeolojik yapı: Kalker-Marn- Killi Kumtaşı-kömür-kristalize kalker gibi bir istiften bahsettiler. 

Makine bir have ilerlediğinde çokda sağlam olmayan tavan taşı oldukça kolay göçmekte, ender de olsa göçmeyen kısımlar olduğunda da dolgu malzemesi kullanarak ani göçmelerin ve hava sıkışmaların önüne geçildiğini söylediler ki bu yapılan işlemler sürekli kontrol edilerek raporlama yapıldığını ve birkaç yerden denetlendiğini -ben şahsım adına konuşuyorum-gördüm. 

  1. Ayak arkasında göçüğe terk edilmiş kısımlar kolayca göçen, kırılan jeolojik formasyondur, 
  2. Ocaklar oldukça güçlü emiciler tarafından vakum şeklinde emilerek kuyudan inen temiz hava ocağın tümünü dolaşarak dışarı atılmaktadır, 
  3. Oluşan patlama metan patlaması değildir, Allah korusun hacminin üç bin katı genişleyen bir infilak olsaydı dilim varmıyor demeye ama ocağın dışında bile can kaybı olabilirdi, 
  4. Ocaklarda toz olmadığından bu olay sonucu bir Kozlu faciası yaşanmadı, 
  5. Ayak arkasında ana tavanın düşmesi sonucu ortaya çıkan ses patlama algısı yarattı, sıkışan  hava, boşluğun en zayıf noktasına hücum etti ve şok dalgasının fırlattığı parçalar insanların yaralanmasına neden oldu, ayak arkasındaki oksijensiz ortam sıkışmanın etkisiyle insanların çalıştığı ortamdaki oksijen miktarını düşürdü ve çalışanlar oksijensiz kaldılar, emicilerin güçlü olması sonucu ortamdaki oksijen kısa sürede tamamlandığından çalışanlar kısa bir süre havasız bir ortamda kaldıkları kadar etkilendiler ve biraz da Allah korudu can kaybımız olmadı. 

Şimdi buradan çıkan sonuç: Bana göre dünya istatistiklerindeki %2 lik Kısıma girdiği yönündedir. Dediğim gibi ben olaya bir bilirkişi gözüyle bakmaya çalıştım, kimseyi aklamak gibi bir amacım yok ,hem ben mahkeme değilim ama her olaydan objektif sonuçlar çıkarmak bir sonraki olayları önler diye yazıyorum. 

 

Yazan: Mehmet Çelik