Kastamonu Üniversitesi'ne TÜBİTAK'tan destek programı... Kastamonu Üniversitesi'ne TÜBİTAK'tan destek programı...
  Bir önceki  yazımda Kastamonu'da turizm konusuna da değineceğimi yazmıştım. Sanıyorum 25 seneden fazla olmuştur, o zamanlar Türkiye Gazetesi yazarlarından olan, hikaye, roman ve senaryo yazarı Sevinç Çokum hanımefendi  eşi Rıfat beyle Kastamonu'ya gelmişlerdi, aynı Gazetede çalıştığımız için burada  kaldıkları müddetçe onlara refakat edip aracımla Kastamonu ve ilçelerimizi gezdirdim. İnebolu ilçemize giderken  Ersizler dere  mevkiine geldiğimizde Sevinç  hanım hayretler içinde "Ahmet bey, ben Avrupa’yı da gezdim  insanlar İsviçre'den Alplerden bahsederler  buradaki şu yalçın dağların Alplerden hiçbir farkı yok. fakat bende ilk defa gelip gördüm , Türkiye'de bu güzelliklerden kimsenin haberi yok, çok şaşırdım" demişti. Evet  maalesef  Batı Karadeniz in bu kadim kentinin  tarihi, tabii, coğrafi ve başka birçok güzelliklerini, yıllardır istenilen şekilde ve seviyede ne yurt içinde  nede yurt dışında duyuramadık. Balık denizde suyun kıymetini bilmezmiş misali bulunduğumuz yerin, bölgenin kıymetini bilemiyoruz. Kastamonu olarak her şeyi devletten beklemeye alışmışız bir kere, illaki devlet  ön ayak olmalı, tamam devlet ön ayak olsun da sen istemesini biliyor musun diye sorarlar adama... Sivil toplum örgütlerini doğru teşekkül ettiremezsen, parti teşkilatlarını sıkıştırmazsan, gölgenden korkup aman benden olmasın deyip bir kenara çekilir taşın altına elini koymazsan  devlette ancak bu gün olduğu kadar senin meselene eğilir. Geçtiğimiz günlerde yapılan Turizm çalıştayında  yapılan konuşmaların sadece Sayın Vali Avni Çakır beyin konuşmasının  bir vizyon olduğunu belirtmiştim ve Sayın Valinin konuşmasındaki hususlara herkes destek vermelidir, diğer konuşmalar günü geçiştiren, dostlar alışverişte görsün misalinde olan konuşmalardı. Konuşmak  kolay da mesele iş yapmakta, Devletin Valisi, bürokratı bu gün var yarın tayini çıkar gider, bizim kendi işimize, kendi ekmeğimize kendimizin sahip çıkması lazım. Peki bu memlekette onlarca sene vekillik yapanlar, siyaset yapanlar, STK'lar da boy gösterip, sadece kendine çalışanlar, mevki  ve makam ihtiraslarını tatmin peşinde olanların bu gün bu memleketin turizmde istenilene seviyeye gelememesinde veya geri kalmasında hiç mi mesuliyetleri yok. Dini turizm konusunda yıllar  öncesinde  başlatılan Evliyalar haftası  programları ile bir yere kadar gelinebildi, lakin yeterli değil, Halveti, Kadiri, Bayrami ve Nakşibendi gibi Anadolu'da asırlarca İslamiyet’e hizmet etmiş yolların, din büyüklerinin ve binlerce evliya kabrinin bulunduğu bu şehrin dini turizm de daha farklı olması gerekirken çoğu Kastamonu insanının bile  bu din büyüklerinden ve mekânlardan haberi yok. Bu konuya ilerleyen zamanlarda inşallah ayrıca daha derinlemesine temas edeceğim. Turizmin diğer dallarında Yayla turizminde, dağ-orman, deniz, şelale, kanyon turizminde bu gün doğa diyorlar, spor turizminde ve turizmin daha bir çok dallarında neredeyiz, sadece konuşuyoruz, her şeyimiz var, her şeyimiz var da  kendin çal kendin oyna misali var. Yıllarca gazeteci olarak bir çok toplantılara katıldım, hepsinde de şu sözler aklıma gelmiştir "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" Bu şehirde milletin işini görmek için ister resmi, ister sivil, ister siyasi olsun bir makam veya mevkiinin sahibi olanlar, sahip oldukların yerin hakkını vermiyorlar veya veremiyorlarsa, oraları sadece işgal ediyorlardır. Geçen yazımda kısa geçmiştim, Kastamonu'nun kalkınması konulu büyük bir toplantının sonunda vardığım kanaat şu olmuş  ve o gün biraz da gerginleştiğim, sonra helalleştiğimiz  zamanın Valisi rahmetli Aydın Aslan'a şunu söylemiştim; "Sayın Valim ben yanlış bir toplantıya gelmişim burada Kastamonu’nun kalkınması konuşulmadı, burada falanca kişi  vekil olacakmış o lanse edildi , falanca  bürokrat tayin edilmesin, falanca STK'lar da iş yapıyor gözüksün toplantısıymış" diyerek toplantının maksada matuf olmadığını belirtmiştim. Netice olarak hangi toplantı olursa olsun, toplantılar usulen değil samimiyete dayalı olmalı ve icraata geçirilecek kararlar alınıp yola çıkılmalı. Bu güne kadar neticesiz neticeler le biten toplantılar sebebiyle, Kastamonu'da turizm bu kadar oluyor.   Yazan: Ahmet Baysan