Sözleşmeyi AB teknokratları hazırlamıştır, sözleşme İstanbul’da imzaya açılmıştır ve AB ülkeleri de içerisinde olmak üzere bir çok ülke...

Sözleşmeyi AB teknokratları hazırlamıştır, sözleşme İstanbul’da imzaya açılmıştır ve AB ülkeleri de içerisinde olmak üzere bir çok ülke hala tartışmalar yaparak bu güne kadar imzalamamıştır. Aşağıdaki madde yüzünden ülkemiz sözleşmeden çekildiğini beyan etmiştir.

  1. Acaba diyorum biz neden hemen imzaladık?
  2. Bu konu ile ilgili yetkilileri yanıltan teknik danışmanlara nasıl bir yaptırım uygulandı?
  3. Bu ve benzeri ülkemizin gerçeği ile örtüşmeyen daha ne kadar mevzuata imza attık ki; örnek: 6331 sayılı İSG kanunu gibi?
  4. Eğer bu sözleşme yüzünden aile mevhumu zarar gördü ise, televizyonlardaki bazı programlar ve absürt diziler  için de bir yaptırım olacak mı?
  5. Ülkede yaşayan; dini, dili, ırkı, rengi, cinsiyeti ve cinsel eğilim tercihi olan herkesin can güvenliğinden devlet sorumlu değil midir?
  6. Uluslararası bir sözleşmeden bu kadar kolay çekilen imzalar dünya gözünde bize olan güveni sarsmaz mı?
  7.  Neden şimdi?

“Madde 4 -Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması Taraflar herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. Taraflar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınayacak ve ayrımcılığı önlemek üzere, özellikle aşağıdakiler dahil olmak üzere, gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır: – ulusal anayasalarında veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil edecek ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini temin edeceklerdir; – yerine göre, yaptırımların uygulanması yolu da dahil olmak üzere, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayacaklardır; – kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldıracaklardır. Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.  Kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı korunması için gerekli olan özel tedbirler, bu Sözleşme hükümlerince ayrımcılık olarak sayılmayacaktır.” 

   Sözleşmenin diğer maddelerini de okudum, her ne kadar kağıt üzerinde sorun gözükmüyorsa da her ülkenin kendi hassasiyetleri dikkate alınmalıdır ve bu tip sözleşmeler eni-konu tartışılmalı, ülke genelinde bir konsensüs oluşturulmalıydı. Zamanlama da manidar ancak; bazı yetkililerin daha önce yaptıkları beyanatlarındaki kadına bakış açılarını tüm dünya kamuoyu bildiğinden bir kaşık suda fırtına kopmuyor, bilakis ülkemiz hakkındaki yanlış önyargıların güçlenmesine yardım ediyor gibi bir algı da söz konusu.

Son bir not: Mükemmel İnsan; Polisiye tedbirlerle değil, eğitimle olur  ki gerekirse bu eğitim; mevki, makam, yaş ve cinsiyet ayrımı yapmadan herkese verilmesiyle sağlıklı bir topluma ulaşabiliriz, aksi halde bu sözleşmede olduğu gibi daha çooook çuvallarız.