Yıllar önce ailem için yazdığım bana ait naçizane bir dörtlüktü, bana özeldi ama birkaç gün önce Sayın Osman SAV, Mustafa EMEN ve İMZA ailesi ile bir kahvaltı yaptık. Gazete dağıtıcıları, sahipleri, y...

Yıllar önce ailem için yazdığım bana ait naçizane bir dörtlüktü, bana özeldi ama birkaç gün önce Sayın Osman SAV, Mustafa EMEN ve İMZA ailesi ile bir kahvaltı yaptık. Gazete dağıtıcıları, sahipleri, yazarları ve çalışanları ile birlikte olduk, şunu gördüm: Sayı olarak azdık ama katılanların gözlerindeki inancı gördüğümde yukarıdaki dörtlüğümü hatırladım.   TTK  Bazı şeyleri tekrar yazarak okuru sıkmak istemiyorum ama yeniden yazmasam da balık hafızamızın kurbanı oluyoruz. Birkaç gün önce bir haber düştü:” 1 milyar dolar yatırım TTK’yı ayaklandırır” buna benzer bir haberdi ve tamamen hamaset kokan bir yaklaşım olduğunu belirtmek isterim. Daha önce defalarca yazdım, bıkmadan usanmadan yine yazdım, yine yazdım, yine yazacağım: Radikal bir sistem değişikliği yapmadan bu kuruma alınacak işçi de zarardır, yapılacak yatırımda boş gider, iktidar yaklaşan seçimlere yatırım yapmak için kasıtlı olarak böyle içi boş haberler yaptırıyor, muhalefet buradan bir rant çıkarabilir miyim derdinde, sendika dersen Allah’a emanet bir sendikadan zaten yapıcı ve zorlayıcı bir tutum, masaya yumruğunu vuracak bir irade beklemek ağustosta kar beklemeye benzer- bu tabiri daha kaba yazabilirdim ama onu da sevgili okur içinden söylesin.  Baylar,bayanlar,esnaflar,sanayiciler, sendikacılar, Bürokratlar ve kurumla direkt-endirekt ilişkisi olan kim varsa aklınızı başınıza toplayın, bu TTK denen gemi bu gidişle batmaya daha yakın ve buradan kimse karlı çıkmayacak, henüz elimizde çözüm imkanları varken ve kömürde dünya piyasalarında bu kadar değerlenmişken gelin bu kurumu eski günlerine döndürelim, eğer bu kente azıcık bir sevdanız varsa, bu kentin dışında yaşamayı hedefinize koymamış: Belediye Başkanı, bürokrat, bu kentin ekonomik dinamiklerini yöneten sanayici ve iş insanı iseniz, eğer bu kentte yaşamayı ve ölmeyi hedefinize koymuşsanız lütfen gelin bu kenti ve bu kurumu ayağa kaldıralım ve yeniden ülkemizin ekonomi lokomotifi görevini yerine getirecek bir kurum yapalım, bu dediklerim asla zor değil, sayımız az bile olsa inanırsak yaparız, bu kentte, bu kurumda hepimizin. Dedim ya yine demek zorundayım: Bu kurumun bu hale gelmesinde çalışanların zerre kadar kusuru yoktur, bunu özellikle belirtmek isterim.  MADE İN ZONGULDAK   Bu başlıkla bazı anekdotlarımı sevgili okurla paylaşıyordum, bu defa da kısa bir anekdotumu arz etmek isterim. Yer ve zamanı belirtirsem ayıp olur, bu durum bana kalsın lütfen.   Zonguldak’ta rödevanslı bir sahada girişimcilerden bir dostumuz yeni bir işletme kurmak ve şantiye yeri seçimi için benden de görüş istedi, ben de olur dedim ve araziye çıktık aklımın erdiğince yer seçimi yaptık ve bir yere kara verdik, şirket sahibine dönüp dedim ki:” Burası uygun olur ama bu arazinin hukuki durumunu öğrenelim, şahıs arazisi olabilir, orman olur veya burada hazine olması da ihtimal dâhilindedir.”  Dedim ve oradan ayrıldık, yaklaşık bir hafta sonra tespit ettiğimiz yere gittiğimde şok oldum, her taraf Halaç pamuğu gibi atılmış, her taraf delik deşik olmuş, yani define aranmış olarak buldum. Gülemedim bile ve resmen kendime kızdım.