Elma Armutlu yerli hafta sergilerinden, Uzay yolculuğuna uzanan Markalaşmış uluslararası uzay teknolojilerine kadar gelişmiş ürünlerimizin görücüye çıktığı festivallere geldik. “Z” Kuşağı bilemesed...

Elma Armutlu yerli hafta sergilerinden, Uzay yolculuğuna uzanan Markalaşmış uluslararası uzay teknolojilerine kadar gelişmiş ürünlerimizin görücüye çıktığı festivallere geldik. “Z” Kuşağı bilemesede 35-40 yaş üstü herkes iyi bilir ki yerli malı haftası ürün sergilenecek (yanlış anlaşılmasın fuar ve festival kapasitesinde değil,masalar üstünde sergilenecek) denildiğinde, Hemen aklımıza bahçelerimizden topladığımız, elma, armut, fındık, üzüm, portakal,kavun, karpuz gibi ürünlerimiz….. Sonrada annelerimizin örgüleri, bize diktikleri kıyafetleri ve sonralarda da hazır kıyafetler……… tarak, ayna, ayakkabı, cüzdan, bere gibi basit tezgahlarla yapılabilen ürünler.…. Temizlik ürünlerinde el yapımı sabunlar, tozlar……. İçeceklerden gazozlar…. Bisküvü, gofret ve şekerlemeler gibi çocuklarımız için günlük atıştırmalıklar.… Pirinç, buğday, yulaf, arpa, patates ve soğan gibi bahçelerimizden aldığımız hasatlar.… Madenlerden de Linyit ve Taş kömürü aklımıza gelebilirdi. Arada sırada yerli araba yapmak isteyenler, lokomotif yapabilen mucitlerimizde hemen deli yaftası ile akıl hastanelerine yollanmış ve bu teknoloji emekleme döneminde yok edilmiş. Birde savaş uçağı yapmak isteyen tezgahlar olursa, hatta ihracat yapmaya kalkılırsa tezgahları imha edilir ve ömürleri mahkeme kapılarında çürütülürmüş. Montaja devam edin, hatta tekstilde bile benim markalarıma ürün dikmeye devam edin, birde bizim insanımızın iyi dinlenebilmesi ve eğlenebilmesi için tesisler yapabilirsiniz denmiş. İşte 2001 öncesi, İMF gibi uluslararası örgütlerin kıskacında kalan ve verilen talimatlara emredersiniz diyen hükümetlerimizle, teknoloji ve medeniyetten çok uzak, Avrupa’dan 25-30,hatta bazı ilim adamlarına göre 50-60 yıl geri kalmış bir ülke durumundaydık. Üst akılın talimatları ile devleti idare etmek isteyen siyasetçilerde bu anlayışla idare etmezler ve biraz ülke çıkarlarını düşünmek isterlerse hemen bir darbe ile tekrar sözlerinden çıkmayacak idarecilere (Mankurtlara)yol açılırdı. Bu düzene ilk büyük isyan Rahmetli ADNAN MENDERES ve arkadaşlarından geldi, bağımsız davranmak isteyerek, komşumuz SOVYETLER BİRLİĞİ var onlardan da faydalanabiliriz diye hareket etmek istediler. Bunun üzerine ÜST akıl MENDERES ve arkadaşları üstüne her türlü nefret politikasını dillendirerek, ellerindeki basın yayınıda kullanarak ÖTEKİLEŞTİRME politikası ile milletin adamını, MİLLETİN DÜŞMANI algısı ile idam ettirdiler. Bu baskı ile düzenleri biraz devam etti ancak bir müddet sonra bu düzene karşı gelen siyasiler ve ülkemin çıkarları diyenler yine etkili olmaya başlayınca, son olarakta NATO’dan Kıbrıs barış harekatına tepki olarak ayrılmış olan YUNANİSTAN’ın tekrar NATO’YA girmek istemesine ülkemizi yönetenlerce veto uygulanınca yine ÜST akıl çocuklarına yeniden darbe yaptırdı. DARBE hükümetinin ilk işi tabiiki YUNANİSTAN’A uygulanan VETOYU kaldırmak oldu. İşte koltukları uğruna ülke çıkarını hemen unutuveren kendilerini MİLLİYETCİ-VATANPERVER ilan eden, KAMUFLAJ olarakda KEMALİZMİ vitrinde tutan bu insanlar tabiiki kendi akıllarına göre değil, ÜST aklın senaryosu olan aynı oyunu sahneye koydular. 28 Şubat'tada yine emir almayan bir hükümetle karşılaşınca da hemen duruma el koydular, LAİKLİK KAMUFLAJI ortada ve kullanışlı asker ve siviller hazır, kendi ifadeleri ile POSTMODERN bir el koyma ile bin yıl sürecek dedikleri sürecin hizmetçileri olarak ortalarda cirit attılar. 2001 yılından sonra iktidar olan RECEP TEYYİP ERDOĞAN şunu iyi gördü, Geçmişdeki bazı milli duygularla hareket eden siyasetciler İktidar olabilmişler ama MUKTEDİR olamamışlardı. RECEP TAYYİP ERDOĞAN yoğun bir şekilde muktedir olabilmek için (geçmişde milli olan bu hükümetlerin hatalarından ders alarak)kadro hareketine ve ekonomiye önem verdi, bu dönemi dış güçlere isyan etmeden SABIRLA ve TAHKİMATLA geçirdi. Vaktin geldiğine inanan RECEP TAYYİP ERDOĞAN, 29 Ocak 2009 yılında DAVOS’TA Şimon Peres’e “ONE MİNUTE” diyerek Siyonizme ve üst akla, bütün dünyanın gözü önünde ilk baş kaldırışını ilan etti. Akabinde İMF’ye olan borcun kapatılıp yeni borç alınmayacağı açıklandı. Yani borç alan daha sonra emir alır durumundan ülkemiz kurtarıldı. O günde herkes iyi biliyordu ki bu haller Siyonizmin ÜST aklının hazmedebileceği ve kabul edebileceği haller değildi. O gün den sonrada RECEP TAYYİP ERDOĞAN üzerinden ülkemizi tekrar kontrol altına alabilmek adına çekilmeyen operasyon kalmadı. İçerideki MANKURTLAŞTIRILMIŞ’LAR kullanılarak GEZİ olayları ile hükümeti düşürmek istediler. Olmadı ekonomiyi vurarak %4,5' lere düşen faizi ve enflasyonu tekrar hortlattılar. Bugün gurur duyduğumuz SAVUNMA SANAYİNİ,HAVAALANINI, KÖPRÜLERİ ve OTOYOLLARI, ŞEHİR HASTANELERİ gibi yatırımları durdurun diye ültimatom verdiler. Bir şekilde eski adı olan “POSTMODERN DARBE“yi yaparak sözlerini dinleteceklerine inandıkları birilerini başa geçirmek istediler. PKK’ya açıktan desteklerle sınır hattımızda ve içeride KÜRDİSTAN kurma teşebbüsleri ile iç savaş çıkarmaya kalkıştılar. GEZİ dahil ÜST AKLIN her operasyonunu desteklemekle MEMUR bir (FETÖ, PKK, DHKP-C yi içine alan) ittifak içinde RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A nefret politikası geliştirme yoluna girdiler. Yetmeyincede Üst akılın organizesinde MANKURTLAŞTIRILMIŞ FETÖ mensupları önderliğinde 15 TEMMUZ DARBE girişiminde bulundular. Başaramadılar, başaramadılar, başaramadılar ama tarih boyunca hiç pes etmişlermide şimdi pes edeceklerdi. Üst akıl mevcut ittifaklara, koltuk hırsı gözlerini kör etmiş ve siyasi ikbal peşinde olanlarıda eklemleyerek, Söz dinleyenlerle BİR MİLLET İTTİFAKI kurdu ve normalde birbirlerine hiç benzemeyen ancak ortak noktaları RECEP TAYYİP ERDOĞAN düşmanlığı olan bu ittifak artık ÜST AKLIN kuklası gibi oldu. Türkiye SINIRLARINDAKİ teröristleri temizlemek için harekete geçti, ilk ses bu MİLLET ittifakından geldi. Bu MİLLET İTTİFAKI’nda baş rol oyuncusu KILIÇDAROĞLU, PKK-YPG güçleri için bunlar vatanlarını koruyan bir örgüt bizim oralarda ne işimiz var dedi. KARABAĞ’IN işgalden kurtarılma operasyonunda Ülkemizden AZARBEYCAN’A verilen tam desteğe yine bu MİLLET İTTİFAKINDAN Ermeni ağzı ile eleştiren açıklamaları geldi. KILIÇDAROĞLU’nun Baş Danışmanı ÜNAL ÇEVİKÖZ, Türkiye KARABAĞ'A CİHATCILARI taşımamalı açıklamasını yaptı. İşaret fişeğini alan ERMENİSTAN, ABD ve AB ülkeleri hemen TÜRKİYE aleyhine tezviratlara başladılar. LİBYA ile açık denizlerdeki karasularımızla ilgili anlaşmalara karşı çıkıldı. Şimdi ise YUNANİSTAN’IN bile söyleyemediği bir üslupla KILIÇDAROĞLU’NUN baş danışmanı ÜNAL ÇEVİKÖZ, Türkiye’nin MAVİ VATAN tanımı komşuların sınırlarına tecavüz olur, onun için komşularımız(Yunanistan) kabul etmez diyerek onların adına vazifesini yine yaptı. Rezalet yetmedi, MİLLET İTTİFAKININ İBB Başkanı EKREM İMAMOĞLU”dostlarım”dediklerinin yanında”ATİNA’DA”TÜRKİYE iyi yönetilemiyor diyerek, KONSTANTİNAPOLİS’i artık bizden biri yönetecek diye sevinç naraları atan YUNANİSTAN’IN sebepsiz sevinmediğini gösterdi. Bu ifadelerden dolayı Yunanlıları suçlayamayız tabiiki, hala milliyetci muhafazakar ve vatanperver olduğunu söyleyen İMAMOĞLU ve İTTİFAK şakşakcıları kendi VİJDANLARINA bakarlar ve ERDOĞAN düşmanlığı uğruna geldikleri noktayı görürler herhalde. Peki kendilerini MİLLİYETCİ, MUHAFAZAKAR olarak ilan edenler o koltuk sevdası uğruna hiç ses çıkarabiliyorlar mı ? Tıpkı KENAN EVREN’İN (Güya vatansever ve milliyetci bir asker)ihtilale ses çıkmasın diye YUNANİSTAN'I NATOYA kabulüne evet demesi gibi, Ya gafletten ya hıyanetten tekrar tekrar eski tuzaklara düşenler ve ERDOĞAN düşmanlığı ortaklığında buluşanlar ellerini(varsa tabii ki) vicdanlarına koysunlar ve iyice düşünsünler; Şimdi Elma-Armutlu yerli malı haftalarından, Artık Dünya Markası haline gelen ve Bizzat YÜZ BİNLERİN KATILIMINDA ve MİLYONLARIN gezdiği, Dünyanın her yerinden ses getiren, UZAY VE TEKNOLOJİ FESTİVALİ TEKNOFEST MARKASINA ulaştık. Yerli Elektrikli arabalar, Yerli Elektrikli Traktörler, Yerli Elektrikli Lokomatiflar, Yerli İHA’lar, Siha’lar ve Tiha’lar derken, Şimdi DİHA(dikey iniş yapabilen İHA ve siha’lar), IMMU (insansız milli muharip uçaklar), Uçan araba CEZİRE yapan Ve yetmedi 2023 yılında UZAYA YOLCULUGU‘NU konuşan bir ülkeyiz. Elektrik ihtiyacını 3-5 baraj haricinde İTHALAT ile gideren TÜRKİYE bugün elektrik ihracat eder durumda ve elde edilen elektriğinde %50 den fazlası temiz enerji(Rüzgar ve Güneş)den, bu enerjiyi elde etmeye yarayan teknolojide bugün artık ülkemizde. Doğalgaz ve Altın keşifleri ile yeni ufuklara yol alan TÜRKİYE…… Bir cent için kapı kapı dolaşan ülkeden, New York’ta tam BM’in karşısında ülkemizin şanına uygun,bizim ve dostlarımızın kullanabileceği şaheser bir“TÜRK EVİ’NİN” BM Genel sekreterininde bulunduğu bir ortamda açılışı yapıldı. Dostlar gurur,düşmanlar ise öfke ve kıskançlık duydu,peki üst aklın kuklası olan MİLLET İTTİFAKI bu durumda nasıl ses verdi ? Tabiiki her zaman olduğu gibi Ülkemiz adına GURUR duyanlardan DEĞİL,öfke ile saldıranlardan oldular. LÜTFEN TARİHİ TEKERRÜR ETTİREN GÜRUHLARDAN OLMAYINIZ ve İKBAL HIRSI ile veyahut ŞAHSİ KIRGINLIKLAR ile ülkemizin yolunu kesenlere hizmetçi olmayınız. Zaten PKK kadrolarına, beyinleri ele geçirilmiş FETÖ’CÜLERE, geçmişten beri batının KUKLASI olanlara diyecek sözüm yok, Kendilerini hala MİLLİYETÇİ VE MUHAFAZAKAR olarak görenlere, EMPERYALİST istilaya karşıyım diyenlere, VİCDANINIZI, VİCDANINIZI, VİCDANINIZI dinleyin diyorum.