Devletin itibarı ve 18 yaş! Tarih tekerrürden ibaret olduğu gibi olaylar da tekerrürden ibaret olabiliyor…

Devletin itibarı ve 18 yaş!

Tarih tekerrürden ibaret olduğu gibi olaylar da tekerrürden ibaret olabiliyor…

Zonguldak’ta da belli dönemlerde mafyalaşma, tefecilik, şantaj, tehdit, tetikçilik şehre hakim oluyor, “Devletin aciz olduğu” havası estiriliyor…

Devletimizin Zonguldak temsilcisi Vali başta olmak üzere sorunu ameliyatla çözmeye niyetli olanlara bariz örnek olsun diye bire bir yaşanmış olayı anlatalım…

Üzerine almak isteyen alır zaten…

Sene 2003…

Zamanın Valisi İsmet Metin, yine malum medya zihniyetinin yüklenmesiyle dengeyi kaybetmişti…

Bunun üzerine şehirde mafyavari olaylar üst üste geldi…

Mafya, kuyumcular çarşısında bir çok kişiyi haraca bağlamıştı… Hatta kuyumcu sahibinin oğluna yönelik saldırı düzenlenmiş, şantajla para sızdırılmaya çalışılıyordu…

Zamanın Valisi İsmet Metin bir basın toplantısında bunu açık açık deklere etmiş ve çaresizliğini dile getirmişti…

Gazeteciler dahil şehirde herkes şoktaydı…

Öyle ya devletin valisi “Şantaj” olayını itiraf etmiş ve aczini dile getirmişti…

Şehir adeta Texas idi!

Derken Vali değişti… Metin gitti, Erkmen geldi…

Vali değişmiş, yeni Vali Yavuz Erkmen zamanında da benzer şantajlar devam eder olmuştu…

Peşine aynı mafya bozuntusunun Endüstri Meslek lisesindeki çocuk dövme,

İstanbul Pastanesindeki zehirlenme olayında polisten önce önlem alıp gazetecilere fotoğraf çektirmeme, şikayetçi vatandaşı darp etme,

Gazete ofisini basıp cam kırma,

İbrahim Tatlıses konserinde gazetecileri ve halkı tartaklama olayları patlak verdi…

Üstüne üstlük bütün bunlara rağmen polis memurları ofisinden çıkmıyor ve “Emniyet yanında” imajı veriyordu…

Halk ve basın aynı günümüz Zonguldak’ında polis-jandarma-gazete sahibi ilişkisinde olduğu gibi polis-mafya ilişkisini anlayamamakla birlikte çaresizlik içinde olayları seyrediyordu…

Olaylar bardağı bize ve herkese göre taşırmıştı… Haddini ve sınırını aşmıştı!

Lakin iş bir mafyanın şehri haraca bağlamanın ötesinde polisin de işin içinde olduğu havasından dolayı devletimiz acze düşürülmüştü…

Kimse topa girmeyince iş başa düşmüştü…

Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı olarak Vali Yavuz Erkmen’e konuyu ve “Devletimizin” düşürüldüğü durumu izah etmek ve can alıcı soruyu sormak için gittiğimizde zamanın Emniyet Müdürü Mustafa Öncül de makamdaydı…

Biz mafyavari hareketleri sıralayıp “Sınırın aşıldığını” söyleyip en son sorulacak soruyu soru vermiştik…

Lakin zamanın Emniyet Müdürü Mustafa Öncül’e göre şahıs hala sınırdaydı, sınır aşılmamıştı!

Lakin Vali Yavuz Erkmen, o malum sorunun ağırlığının farkına varmış ve tarihi sözleri söyleyip düğmeye basmıştı….

“Sınırı aştı, gereği yapılacak”

İşte o günden sonra Zonguldak’ta hiç bir şey eskisi gibi olmadı!

Mafya, şantaj, tetikçilik o gün kesildi…

Hatta bu mafya, “Ben saygın bir işadamıyım… Karaelmas Gazeteciler Derneği benim itibarımla oynadı” başlığı altında basın açıklaması bastırıp şehre dağıttı…

Emniyet Müdürünün “Sınırı aşmadı”, Vali Erkmen’in İbrahim Tatlıses konserindeki olayı anlattığımda, “Konsere neden gitmedim zannediyorsun” dediği kişi o hafta hapse girdi, araba dahi kullanamadı… Bırakın kuyumcunun malına çökme sokaktaki gençlere yan bakamadı…

Bize düşmemeliydi! Ama devletin itibarı öyle bir zedelenmiş, halk öyle bir korku içine düşürülmüştü ki dayanamamıştık…

İşte aynı durum şuanda da yaşanıyor…

Başlarını kuma gömen deve kuşu misali mi görülmüyor, dört maymunu oynamak herkesin işine mi geliyor?

Bilemiyorum, çözemiyorum!

Şantaj tekerrürden ibaret de olayın devamı neyden ibaret göreceğiz…

Zira “Devletin itibarını bozacak” her durum “Devlet meselesidir”…

Devlet de “Şantaj” olayına karşı gereğini yapmalıdır…

Boşuna “Devlet her zaman 18 yaşındadır” demiyoruz…

Zonguldak’ta dün olduğu gibi bugün de “Devletin 18 yaşında olduğunu” unutanlara hatırlatma gereği doğmuştur…

Hatırlatması gerekenlerin hatırlatmasını bekliyoruz…

Bizden hatırlatması!

 

***

 

SORULAMAYAN MALUM SORU!

2003-2004 yılları arasında mafya kılıfında hortlayan “Şantaj” ve türevleri bugün gazete sahibi kılığında hortladı!

Ve bütün tehdit, şantaj, ahlak dışı yazılarına rağmen polis, jandarma yanından ayrılmıyor veya böyle bir imaj veriliyor!

Hatta; Polisin ve jandarmanın içindeki bir takım kişilerin şantaj yazılarına istihbarat sağladığı dahi iddia ediliyor…

Üstelik bir de koruma veriliyor!

Bütün bunlar ışığında herkesin aklına gelip sorulamayan, 2004 yılında Vali Yavuz Erkmen’e direk sorduğumuz o soru aklıma geliyor…

O malum soruyu sormamak için kendimi zor tutuyor, başka izahını bulamıyor, olmaması için dua ediyorum!

Zira bu sorunun cevabı olayı başka bir boyuta getirebileceği gibi durumun vahametini de artırabilir…

Soruyu şimdilik sormayayım!

Çok kişi altında kalır!

 

***

 

KORUMA HALKI “ŞANTAJCIDAN” KORUSUN!

Bir koruma muhabbetidir gidiyor…

Nasıl olur da devlet “Şantaj”, “Tehdit”, “Ahlak dışı” yazılarıyla meşhur bir gazete sahibine koruma verir!

Ancak bu öyle bir koruma ki gazete sahibinin “FETÖ’cuların mekanında buluşmaları” esnasında orada olmuyor!

Bu nedenledir ki gazete sahibine, iftira attığı kişi tarafından atılan dayak resmiyete girmiyor…

Şikayetçi de olunmuyor!

Öyle ya nasıl olunacak?

FETÖ üyesi olmaktan yargılanıp hapis yatmış, mekanına kayyum atandıktan sonra bir şekilde geri almış buna rağmen hapisteyken “Benim hocam(Fetullah Gülen) girdiği hiçbir savaşı kaybetmedi bunu da kazanacak” diyen kişinin mekanına niye gittin?

Niye korumalar yanında yoktu?

Neyin pazarlığını yaptın? Kaç lira aldın?

Deli sorular gelir…

Olaya ironi veya devlet görevlilerini kurtaracak yönüyle yaklaşırsak;

Koruma; “Şantajcı”, “Tetikçi”, “Ahlak dışı” yazı yazanı değil de halkı “Şantajcıdan” korumak için verildi!

Ancak koruma görevini yerine getiremiyor!

Zira; “Sevgi dili” yerine “Şantaj”, “Tetikçilik”, “Ahlak dışı” diliyle yazılar devam ediyor!

Bütün suç korumada! Görevini yapamıyor!

Şantajcıyı korumayı anladık da halkı şantajcıdan kim koruyacak?

Bir de bunu düşünseniz!

 

 

***

 

HAFTANIN SÖZÜ:

 “Ben Cumhurbaşkanımızın bizzat ağzından canlı yayında Sinop üzerinden Kastamonu, Zonguldak, Akcakoca, Ağva, Şile ve 3’üncü köprü ile nihayetlenecek Karadeniz Sahil Yolu’nun batı aksı var. Cumhurbaşkanımızın rüyası olan bu batı aksındaki en önemli geçiş Kilimli ile Filyos arası”

Ak Parti Zonguldak İl Başkan Yardımcısı Muammer Avcı

 

***

 

SÖZÜN ÖZÜ:

“Bir kuzu yüzlerce koyunun arasında kendi annesini nasıl buluyorsa yapılan iyilik ve kötülükler de elbet bir gün sahibini bulur. Siz içinizi ferah tutun.”

Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh)

  YAZAN: Osman Sav