30 Ekim Cuma Günü İzmir açıklarındaki deprem ülkemize yine yeni acılar yaşattı.
Deprem bilimcileride ülkemiz topraklarından 840 fay hattının geçtiğini açıklıyor.
Demek ki çok ama çok acil binaları depreme dayanıklı hale getirecek dönüşümü sağlamalıyız.Yeni inşaatlarda da depreme dayanıklı olmayanlara izin vermemeliyiz.
Deprem felaketi sonrası;
AFAT’a ait ekiplerin depremdeki yıkılan binalara 10-15 dakika sonra ulaşmış olması.
Depremzedelerin ihtiyaçları için Cumhurbaşkanının talimatı ile acilen 38 milyon TL bin bölgeye afet sonrası hizmetler için gönderilmesi gururumuz ve umudumuz oldu.
AFAT koordinesi altında 8000 civarında profesyonel arama kurtarma çalışmasına katılan, son derece teknik donanımlı profosyenel UMKE ekipleri vasıtası ile acılarımızın azaltılmasına çalışılması oldukça başarılı oldu.
Vefat etmiş 115 vatandaşımız enkaz altından çıkarıldı, enkaz altından 107 vatandaşımızda yaralı olarak kurtarıldı.1035 vatandaşımızın ise deprem sonrası yaralandığı anlaşıldı.
Bölge insanımızın depremden aldığı psikolojik yaralarını ve bunların derin acısını hisseden vatandaşlarımızı düşünürken,
65 saat sonra enkazdan kurtarılan 106. Vatandaşımız, 4 yaşındaki ELİF bebekle sevindik.
91 saat sonra gelen kurtuluşda ise 107. Vatandaşımız 4 yaşındaki AYDA GEZGİN bebek tüm ülkeyi sevince boğarak, Ülkemizin her yöresindeki insanımıza bir nebzede olsa tebessüm ettirdi.
İşte bu olağanüstü çabalar devam ederken deprem bölgesine müfettiş edasıyla gelen İZMİR milletvekili olan CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, deprem olalı 4-5 gün olmuş deprem yıkıntıları hala kaldırılmamış diye esip gürlüyor,bölgeye demir atmış bakanlardanda utanmadan bir iki siyasi söylem daha atıp,turistler gibi oradan adeta kaçıyor.
Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN’da “yahu bu KILIÇDAROĞLU,İZMİR milletvekili değil mi ?
Alel acele bölgesini terk edeceğine bakanlarımız bölgede, kendiside bölgesinin insanının yanında alsaydıya diyor,
Onun dediği gibi yıkılan binalara dozerleri koyup hafriyatı kaldırsa idik ELİF bebeleri AYDA bebeleri yani 107 CAN’ın kaçını kurtarabilirdik” dedi.
İşte bu sözlerden sonra birden 2000 öncesi depremlerdeki çaresizliklere ve acılara daldım;
Haftalarca deprem bölgelerine ulaşamadığımız o günleri hatırladım............
Ülkenin Başbakanını rahatsız etmemek için deprem haberini anında değil uykudan uyanınca verdikleri günleri hatırladım.......
Ülke başbakanının günlerden sonra, telefon hatları çalışmıyor,yollar kapalı, onun için depremin tam faturasını bilemiyoruz diye açıklamasını bu kulaklarımla dinlediğimi hatırlıyorum..........
Deprem bölgelerindeki yıkıntıların altındaki vatandaşları haftalarca çıkaramayıp koktuklarını hatırlıyorum...............
Deprem bölgesine günlerce kuru ekmek ve çorba bile ulaştıramadığımız o günleri hatırlıyorum...........
Profesyonel arama kurtarma ekiplerimiz zaten yok....
Madenciler gelip arama kurtarma yapsın diye bekler dururduk.......
Dünya ülkelerinden profesyonel ekipleri bekliyorduk.........
Depremden kurtulmuş olanlara ise günler, haftalar geçer ama hala çadır temin edemezdik...............
Her depremde en çok kamu daireleri hasar görür, okullar, hastaneler diğer kamu binaları tamamen harap olmuş olurdu.......
Her deprem sonrası sokaklarımızın depremzede olduğunu söyleyen ihtiyaç sahipleri ile dolduğunu görürdük........
15-20 yıldır ise deprem sonrası devletimizin yaraları hızla sarabilmesinin sayesinde sokaklarda böyle ihtiyaç sahiplerini görmüyoruz çok şükür, sosyal devlet bu olsa gerek.
Deprem bölgesinde yemekhaneler, çadırlar, battaniyeler ve giysiler, çocuklar için oyuncaklar, geceleri soğuk olur diye yakılması için dağıtılan odunlar, kısaca yaraları sarmak için her ihtiyaç profesyonelce düşünülmüş ve yerine getirilmiş.
Devletimiz eşyası zayi olmuş ailelere 30 000 TL eşya yardımı, evi yıkılmış ev sahiplerine kiraya çıkması için 15 000 TL, kiracı olanlara 5000 TL yardım vereceğini açıklamış,İş yerleri yıkılan veya ağır hasar gören, su altında kalan iş sahiplerine de 50 000 TL ye kadar hibe yardım yapılacağı açıklanmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 942 personelle hasar tesbit çalışmalarının hızla yapıldığını ve 10 Kasım Salı günü bu tesbitlerin biteceğini açıklıyor.
Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un açıklamasına göre deprem bölgesinde 2600 okul ve 850 000 öğrenci vardı, okullarda depremde tek bir öğrenci etkilenmedi.Hasarlı hiç bir okulda eğitim yapılmayacağı ve 16 Kasım pazartesi okulların öğretime açık olacağı açıklandı.
AFAT acilen 2700 çadır kuruyor ve kalınabilecek boş çadırlarımız var deniyor.
Devletimiz, 20 gün içinde 1000 kişilik her türlü sosyal tesisi içinde konteyner kent kurulmuş olacak diyor.
Enkazdan 91 saat sonra AYDA bebek kurtarılıyor, kurtarma ekipleri sevinçlerinden “ALLAHÜ EKBER“ diyorlar.Maalesef bundan rahatsız olan FETÖCÜ hesapların iftiralarını her zamanki gibi propoganda malzemesi olarak kullanmak isteyen CHP’li ve İP’li örümcek kafalı siyasetçi ve gazetecilerin bulunması ne acı...
Bizim devlet yönetim geleneğimizde afetlerden ve felaketlerden nemalanılmaz, aksine birlik ve beraberlikle o günkü yönetimi yanında olunurdu................
İşte bu halde bile CHP ve koltuk değnekleri bu felaket üzerinden yalan rüzgarları ile rant çıkarmaya çalışması iğrenç değil mi ?
Yok kamu binaları yıkılmış..........
Yok Afet çadırlarına herkes alınmıyormuş..........
Yok acılar varken eğleniliyormuş diyorlar.
Ama bir bakıyorsunuz düğün eğlencelerinde kendileri podyumlardan inmiyorlar.
Herkes kendi cibilliyetine uygun davranış sergiliyor.
Halbuki bölgede devletin kurduğu çadırlarda ne ararsan var,
Yemekten ısınmaya,
kıyafetten sağlığa,
Çocuklarımız için mamadan oyuncağa temin edilerek,
Devlet konuk evleri ve yurtlar açılarak,bir nebze olsun acıları hafifletmeye çalışıyorlar.
Durmak yok, evet çok ama daha çok çalışmalıyız.Daha gidecek çok yolumuz var ama geri vitese takarsak geleceğe değil bilinmez bir çukura yol alırız.
Tercih hepimizin,
Ya geçmişin bataklığını bize sunanlara, bizi çaresiz bırakanlara, şahsi ikbali için dün hain dedikleri ile kucaklaşanlara,
Ya da bizi dünyada söz sahibi,köle değil,onurlu insan yapanlara sahip çıkacağız.
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-deprem-sonrasI-dunumuz-ve-bugunumuz-364.html
