Epeydir yazı yazmak istemedim, istemedim çünkü yazarlık da şairlik gibidir, yazmanız için esinlenmeniz gerekir, yoksa görüyoruz işte kendilerini “usta kalem” gören zevat sırf köşesini...

   Epeydir yazı yazmak istemedim, istemedim çünkü yazarlık da şairlik gibidir, yazmanız için esinlenmeniz gerekir, yoksa görüyoruz işte kendilerini “usta kalem” gören zevat sırf köşesini doldurmak için kesiyor, kopyalıyor, yapıştırıyor, ya da birilerine aba altından silah gösteriyor, biraz yemlendi mi, o konuyu bir süre dondurucuya koyuyor, sonra arpa bitince yeniden yazıyor, yeniden yazıyor temcit pilavı gibi, sonra da kendini kalem ustası yerine koyuyor. Ülkemiz yangın yeri, bu yangından kentimiz de etkileniyor ama görüyorum ki;yerel medyada kalem oynatanlar hala mahallenin yangınını işlemek yerine, alevin karşısına geçip saçını tarıyor, sevgili Osman Sav’da “ abi ne oldu yazılarına ara verdin” gibi, güya beni savaşa davet ediyor, Al O zaman bunu sen istedin.  Ulusal bazda; CHP,İP,SP, DEVA, GELECEK Partilerin görüşmelerini şiddetle onaylamıyorum, ben onaylasam ne olur, onaylamasam ne olur ama ben halkım ve hala halkın içinden biri olarak genel görüşü süzgecimden geçirip söylüyorum: Nasıl ki DEVA ve GELECEK partileri partileşelim derken ölü doğdular diğer partilerde bence tuzağa düştüler, halkın genel görüşü şu: “bunların yaptığı Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” halk bu hamaseti maalesef görüyor, hamaset değilse bile halk öyle görüyor, ben bu konuyu yazmaktaki amacım süreci kötülemek değil parazitlerden ve virüslerden temizlemek adına görüş bildiriyorum yoksa ben bu konularda otorite de değilim zaten kimse de beni öyle görmüyor.  Ali Babacan’a bir şey diyemiyorum bir süre karşı cenahta çalıştı gördüğü lüzum üzerine nehirin karşısına geçti, doğru şeyler ve düzgün görüşler ileri sürüyor ama bu geçmişteki üstlendiği vebali temizler mi bilemem.   Gelelim Davutoğlu’na : İstediği kadar kahramanlık gösterisinde bulunsun, istediği kadar yıkansın ayağının altındaki ateş tuğlası eriyinceye kadar yıkansa bile elini temizleyemez, Suriye ve Suriyeliler konusunda komşu ülkelerle zıtlaşma hünerleri ve daha bir sürü beceriksizlikler nedeniyle  ülkemize yaşattığı kayıplar az-buz şeyler değil, hatta şunu da söylemekten çekinmem; partiden ayrılışına en çok Sayın Erdoğan sevinmiştir, şimdiki yol arkadaşları da kazandıklarını hayal ediyorlar.  Temel Karamollaoğlu için tarih söyleyeceği sözü söylemiştir, şimdi doğru şeyler söylemesi de bana göre yarın nasıl bir davranış göstereceği konusundaki şüphelerimi gidermiyor. Diğer partileri de irdelemek istemiyorum etleri ne ,butları ne?  Bu oluşumda HDP neden yok? İyi ki yok tek doğruları da bu. Bu partinin sempatizanları bana kızacaklar ama umurumda değil, bir parti altı değil, otuz milyon oy bile almış olsa, asgari müştereklerimizde buluşamıyorsak ortada bir paradoks var demektir. Benim halk olarak ortak değerlerim: Vatan, Bayrak, bu bayrak altında tüm halkın kardeşliği ve ulu önderimiz Atatürk’tür, bu ortak değerlerde buluşamıyorsak iyi ki yoklar derim, ama buna bir çözüm bulmak ve demokratik düzende bazı sorunları cesurca tartışarak bu sinsi ayrışmaya neşter vurmak lazım, aksi halde benim alın terim bana kurşun olarak dönecekse helal etmem, tersi de söz konusu; benim aşırı derecede  baskılarım sonucu kendilerine vatan ve bayrak arayışında olan kardeşlerimiz de varsa onları da dinlemekte fayda var çünkü görüyoruz ki bu kardeşlerimizi başkaları dinliyor ve bazı entrikalar çeviriyorlar, bu ülkede yaşayan tüm kardeşlerimiz şunu bilsinler ki bu vatan o kadar önemli ki emperyalistler sinsi emelleri için ve Sevres anlaşmasını uygulamak için her yolu deneyecekler, bu gün sizi yarın bizi kullanacaklar, hatırlayın: Asala, mezhep tahrikleri, sağ-sol çatışmaları, darbeler,darbeler bu hainlerin emelleri bitmedi bitmeyecek, lütfen kendimize gelelim, bu elleri kanlı conilerin dostu ne sensin, ne de benim, onların tek dostu ırklarının çıkarlarıdır, çünkü faşisttirler, sizlere sundukları vatan ve bayrak vaatleri tamamen göstermeliktir, işleri bittiğinde ilk yok edecekleri sizsiniz, bilmem anlatabildim mi?   Geçtiğimiz hafta Vatan Partisi kentimizde bir etkinlik düzenledi sayın Gökhan Yılmaz’a söz vermeme rağmen katılamadım kendisinden özür dileyeceğim kabul ederse, Vatan Partisinin oy potansiyeline bakmadan işlediği konu çok önemliydi keşke katılabilseydim, içimde ukdedir.  Ulusal siyaset ne kadar fırtınalı ise, yerel siyaset de o kadar olur,  ama bu kentte öyle olmuyor, bir türlü bu talihsiz kentte aidiyet duygusu gelişmedi, kimse: “ Ben Zonguldaklıyım, bu kentte bir şeyler sahibi oldum ve bu kente yatırım yapacağım ve de bu kentte ölmeyi planlıyorum” diyemiyor, araştırın bakın bir zamanlar bu kentin en etkili yerlerinde görev yapanların işi bittiğinde sülalesiyle birlikte kentten göç etmiştir, halen görev başında olanlar var ya: biz onlar için gece-gündüz çalıştık bir yerlere getirdik, araştırın bakın nihai hedeflerinde Zonguldak yoktur, mutlaka bir sayfiye kentine yatırımları vardır ve işleri bitince gidecekler, geriye yine buradan gidemeyenler kalacak ve aynı yöntemle birileri bunların omuzlarında yükselecek, uçup gidecek, süreç böyle devam edip gidecek ,kadersiz kent!   Sevgili Osman SAV bunu sen istedin ve şimdilik bu kadar, daha da yazarım ama ben biraz ayarsız adamım iş şirazesinden çıkmadan nokta koyuyorum ve sağlıklıyım sorduğun için teşekkürler.