940'larda 2.Dünya savaşına ülkemiz girmemesine rağmen halkımızdan tedbir adı altında alınmadık vergi kalmadı. Savaşa girenler ise buhranlı dönemi birkaç yılda yatırıma ve üretime odaklanarak atlattıl...

940'larda 2.Dünya savaşına ülkemiz girmemesine rağmen halkımızdan tedbir adı altında alınmadık vergi kalmadı. Savaşa girenler ise buhranlı dönemi birkaç yılda yatırıma ve üretime odaklanarak atlattılar. Baştan başa yakılan, yıkılan ALMANYA, Hitler sonrası hızla yatırıma, üretime ve istihdama ağırlık vererek ekonomisini düzlüğe çıkartıp, ağzına kadar dolan kasası ilede DOĞU ALMANYA'YI resmen satın alarak BİRLEŞİK ALMANYA'YI kurdu. Atom bombasıyla yakılıp yıkılarak teslim alınan JAPONYA bile birkaç sene sonra yatırıma,üretime ve istihdama odaklanıp ve parasının değerini ilk günler çok düşük tutarak bütün Dünyaya İhracat yapma imkanına kavuşarak yıkımın izlerini silip Dünya Devi haline geldi. ************************************ Sürekli vergilerle bunalan ülkemizde ise üretmek isteyen vatanseverler de DELİ damgası yer veya HAPİSHANELERE atılıyor oldular. Biz ise, ne ne kadar müsaade edilirse ona pekiyi diyen ve kendileri için zor olanları yapacak hizmetçileri olarak müsaade ettikleri kadar adım atabildik. Yani askerimizin tabancasında, tüfeğinde bile dışarıya bağımlı kaldık. Terörle mücadele etmek için kullanacağımız silah ve mühimmat için onların iznine mecburduk, Bu nedenle karakollarımızda askerimiz, polisimiz kurbanlık koyun gibi bekler, şehitler verirdik, baskın sonrası teröristleri takip bile edemezdik. Ne zaman MENDERES, DEMİREL ve ÖZAL gibi liderler biraz ileri gitseler ceza olarak hemen kontrollerinde tuttukları EKONOMİYİ allak bullak ederek yokluk, pahalılık ve kıtlık sopası ile hizaya getirildiler. Zaman zamanda kontrollerindeki askerler ve bürokratlar vasıtası ilede yeni yaptırımlar ve gözdağları verdiler. Bu gözle 2001 öncesi ekonomik krizleri bir hatırlayalım, Ülkede % 100 ‘ü ve hatta zaman zaman % 6-7000’leri geçen gecelik faizlerle bankalar hortumlanır. Diğer taraftan ise paranın değeri devalüasyonlarla zaten pula dönerdi. Borsamızdaki şirketlerin değeri beleş hale gelip kapanın elinde kaldı. Dolayısı ile üretmeyen ama faizle halkımızın kanını emen bir kesim oluştu ve üretmeyen ama tüketen bir toplum teşvik edilir oldu. Yüksek cari açığın sonucu döviz sıkıntısı nedeni ile yeterli ithalatı yapamadığımız için mazot, benzin ve gaz yağı sıkıntısı için kuyruklar uzadı. Halkın temel ihtiyaçları olan şeker, yağ gibi hayati önemde olan ürünler bile karne ile sıralara girerek temin edenler şanslı oldu. Bugünden en az 10 kat daha düşük olan elektrik ihtiyacımızı bile ithalatla karşılamaya çalışırken yeteri kadar ithal edemediğimizden fabrikalar üretemez, hastanelerde ameliyatlar yapılamaz olurdu ve ilaçlarını bulabilen hastalarda şanslı sayılırdı. Kamu işletmeleri ve Bankalar sürekli hortumlanır, kamunun zarar etmesi normaldir ve asli işidir kılıfı da ezberletirlerdi. Deprem olur, deprem bölgesine ulaşmak günler alır ve yara sarmak adına deprem vergileri gelir ama yine de kapılarımıza deprem bölgelerinden gelen ihtiyaç sahipleri bitmezdi. Bu sorunlar yaşanırken günlerce, aylarca koalisyon hükümetleri pazarlıkları bitirsin de hükümet kurulsun diye beklerdik. Olmadı BAKANLIK karşılığında Motel odalarında transferler yapılarak hükümetler kurulur ama hortumlama bitince hükümetler yine dağılırdı. Bugün KIBRIS’DA, BULGARİSTAN’DA olduğu gibi bir senede bir kaç hükümet kurulur, Rant paylaşımında anlaşamazlar haydi seçim derlerdi. Bugün birilerinin illada geri getirmemiz lazım dedikleri PARLAMENTER SİSTEMİNİN ülkemize verdiği zarardan sadece birkaç örnek verdik. Eskiden devletin bankalarında ve kamuda çok paramız olamazdı. Şimdi ise yıllardır zarar nedir yaşamadıkları karlı ve devasa büyük şirketlerin hortumlanması normal parlamenter sistemle herhalde zor olur diye GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER sistemle hortuma gelmek istiyoruz diyorlar galiba….. Evet 2000 öncesi KÜRESEL güçlerin emrine girmesi kolay olan PARLAMENTER SİSTEMİN illa geri getirilmek istenmesinin sebebini biraz olsun anlatabildikse bugün CİA ve MOSSAD iş birliği ve içerideki uzantıları ile illa YÜKSEK FAİZ isteriz diye çekilen KUR OPERASYONUNU niye silah olarak kullandıklarını daha iyi anlayabiliriz. PANDEMİ KRİZİ bütün Dünyayı 2. Dünya Savaşındaki krizden fazla etkiledi. Arz ve Üretim sıkıntısı işsizliği akabinde ise bütün Dünyada ENFLASYONU azdırdı. Başkanlık Sistemi avantajı ile hızlı kararlar alan ülkemiz, ÜRETİME, YATIRIMA, İSTHDAMA dayalı BÜYÜMEYİ seçip FAİZİN İNSANLARIMIZI SÖMÜRMESİNE dur diyecek bir EKONOMİDE BAĞIMSIZLIĞIMIZI ilan edebileceği sisteme geçti. Yeterki birkaç ay yüksek döviz saldırısı sonucu oluşan ENFLASYONA sabretmesini bilelim ve sonucunda dövizinde balon gibi sönmeye başladığına birlikte şahit olacağız. Alt yapısı hazır olan bu sistemle EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞA ulaşmak için, DÜŞÜK FAİZLE YATIRIM, İSTHDAM ve ÜRETİM odaklı BÜYÜME Modeli ile EKONOMİDEKİ KURTULUŞ SAVAŞINIDA VERMEYE HAZIR OLALIM. NE PAHASINA OLURSA OLSUN TÜRKİYENİN SON DÜZLÜKDEKİ EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDADA REİSİN YANINDA OLALIM.