MÜSLÜMAN’A DÜŞMAN, ABD-İSRAİL DOSTU “İRAN”MI ? ABD VE İSRAİL’İN ORTA DOĞUDAKİ KUKLASI İRAN, ABD VE İSRAİL’İN ÜLKEMİZDEKİ KULLANIŞLI KUKLALARI.......... İslamiyette ilk fitneyi başlatan, Yahud...

MÜSLÜMAN’A DÜŞMAN, ABD-İSRAİL DOSTU “İRAN”MI ? ABD VE İSRAİL’İN ORTA DOĞUDAKİ KUKLASI İRAN, ABD VE İSRAİL’İN ÜLKEMİZDEKİ KULLANIŞLI KUKLALARI.......... İslamiyette ilk fitneyi başlatan, Yahudi olan ama kendisini saklayan Abdullah bin Sebe’nin İslamiyete ters fikirleri ile doldurduğu ve Hazreti Osman’ın hilafetini kabul etmeyerek çeşitli iftiralar attığı, kılıf olarakta “ Hazreti Ali taraftarıyız,(Ali şiasıyız) haksızlığa karşıyız” diye başlattıkları ve Hazreti Ali’ninde şiddetle karşı durduğu ve taraftarlarını cezalandırdığı bir fitne hareketidir. Daha sonraki yıllarda ise Yahudi, Hindu ve Mecusilerin desteğinde güçlendiler ve kendi inançlarınıda bu anlayışa karıştırarak islam inancı diye yaydılar ve bugünkü ŞİA fırkasını ortaya çıkararak, Sözde İslam ülkesi ve İran İslam Cumhuriyeti ismini almış bir ülke, Sözde İslamiyetin hamisiyim diyen bir rejim, Sözde ABD ve İSRAİL’le kavgalı, tabii ki bu kavga sadece lafta, icraatta ise hep İslam ülkelerine zarar vermiş. Zaten bu ülkenin tarihinede göz atsak, bugüne dek hep müslümanlarla didişmiş ve müslümanlardan başka neredeyse hiçbir grupla fiili savaşmamış olduğunu görürüz. Hele hele Yahudilerle, Avrupalılarla fitneye fırsat veren demeçler hariç, fiili olarak hiç savaşmamışlar. Ancak Osmanlı Avrupa’da meşgul iken,diğer komşu devletleride komşuları ile başları dertte iken, hep sorun çıkarmış bir tarihi ile bugünlere gelmiş bir devlettir. Maalesef bugünde aynı politikayı titizlikle yürütmektedirler. ABD ve İSRAİL ile sürekli problemli söylemler ve suni gerilimlerle güya İSLAM adına hareket ediyormuş görünerek, Müslüman halkların sempatisini kazanıp İSLAMİYETİ yok etmek için Yahudiler tarafından kurulan ŞİA anlayışını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Tıpkı İNGİLİZLERİN, VEHABİLİĞi geliştirip OSMANLI’yı yıkmak için kullanıp kendilerine kullanışlı devletler kurdukları gibi. Ancak İslam ülkeleri Siyonist çetelerin istilasında iken hep kazanan İRAN ŞİA’SI oluyor ve İslam ülkelerindeki etki sahasını sürekli genişletiyor. Yıllarca sürdürülen Irak-İran savaşı ile Müslümanlar arasında ayrıştırma başlatılıyor. Mezhebi korumacılık adıyla ESAD’ı etkileyerek ERDOĞAN’IN barış çabalarını baltalayıp Suriye’nin ABD’ye rest çekmesini sağlıyorlar. Sonrası malum İSRAİL’in komşularını parçalayıp ufaltma ve kendisine tehlike olmasına engel olma projesine fırsat tanımış oluyor. İSRAİL ve ABD , TÜRKİYE’Yİ bölme projesine hizmet etme adına kurdukları PKK’yı sürekli destekliyor. ABD ve İSRAİL güya İRAN’A karşı ve IRAK’da bunun için varlar, halbuki IRAK’TA ŞİA hakimiyetine zemin hazırladılar ve neredeyse IRAK’I altın tepside İRAN’a sundular. Yunanistan veya herhangi bir ülkeyle olan hiçbir milli meselemizde bizim yanımızda değil hep karşımızda oldular. AZARBEYCAN’IN KARABAĞ davasındaysa hep ERMENİSTAN’IN yanında oldular. Şimdilerde ise TÜRKİYE’nin terörün kökünü kazımak için başlatmayı planladığı SİNCAR ve KANDİL operasyonlarına karşı duruş sergileyerek, İSRAİL ve ABD adına üzerine düşen vazifeyi yaptığına şahit oluyoruz. Bu durum ilk bakışda Müslüman bir ülkeye yakışmıyor ancak İRAN’I gezip tanımış aşağıdaki akademisyenin açıklamaları bize daha net fotoğrafı sunuyor ve aklımıza takılan sorularada cevap oluyor. Kuveytli akademisyen Abdullah Al- Nefisi İran'daki bir anısını şöyle anlatıyor ; '' Tahran'ın bir semtinde gezinirken bir dükkana uğradım girişte herkesin görebileceği bir yerde oldukça büyük Davudi (Yahudi üçgeni) yıldızının asılı olduğunu görünce şaşırdım ve dükkan sahibine İngilizce biliyor musun dedim evet dedi..Galiba Yahudisiniz dedim. Evet Yahudiyiz bu semt ağırlıklı olarak Yahudidir dedi.Biraz şaşırdım sorularıma devam ederek peki buradaki yaşantınızdan memnun musunuz dedim.Tabi hiç bir sıkıntımız yok, İsrail vatandaşlığımızda mevcut her zaman gider geliriz İsrail'e... Burada Havramızda mevcut ibadet sıkıntımzda yok dedi.Tabi biraz şaşkın vaziyette buradan çıkıp dolaşmaya devam ederken biraz ileride başka bir dükkana girdim burada da girişte asılı büyük bir haç dikkatimi çekti...Dükkan sahibine siz Farisisiniz bu haç nedir dediğimde hayır biz Hristiyanız dedi.Sonra sorgulamaya devam ettim burada rahatınız nasıl memnun musunuz dedim.Evet dedi gayet memnunuz şurada kilisemiz mevcut ibadetimizi yapıyoruz sıkıntımız yok dedi.Gerçekten gördüklerim benim için ilginç bir anıydı. Günler sonra Kuveyt'e döndüm ve İran büyük elçisini evime davet etmeye karar vedim ve kendisini telefonla arayarak ben filan filan kişiyim sizi evime davet ediyorum dedim....Adı Ali Cennetii .. babası ise Ahmed Cennetii halen İran Yüksek Konseyine başkanlık yapıyor.Bu konsey ise Şii mürşidlerin organizasyonunu yönetiyor....Neyse Sayın Büyük Elçi davetimizi kırmadı ve teşrif ettiler...Tabi yeme içme faslı bittikten sonra kendisine Sayın Büyük Elçim sizden bir isteğimiz var biz bir grub Kuveytli hayır sever Tahran'da bir arsa alıp üzerine Sünni Müslümanlar için bir cami yapmak istiyoruz dedim.Kahkahalarla gülüp buna asla müsaade etmezler dedi ilk önce babam etmez dedi.Dedim ki bu istek hoşunuza gitmedi galiba. Dediki “Hayır...Ancak şunu ifade etmeliyimki 1979 Humeyni devriminden sonra Tahran'da devrim kararı gereği Sünni bir yapılanmaya asla müsaade edilmez“ .Ben de kendisine o zaman kendinizi “ İran İslam Cumhuriyeti yerine İran Cumhuriyeti olarak isimlendirin” dedim.O sizin görüşünüzdür dedi evet benim görüşüm dedim.Artık karşılaştığım bu olay ve ziyaretten sonra İran'ın Farisilik üzerine kurulu, İslamla bağı olmayan bir fırka olduğu gerçeğini ifade etmekten asla vazgeçmeyeceğim ''. (çeviridir) Dr.Abdullah al Nefisi Bu hatıra bize çok şey anlatıyor ve günümüzede ışık tutuyor. Son günlerde Suriye’nin kuzeyinde bilhassa Tel Rıfat’tan yapılan saldırılar, Kuzey Irak’da sergilenen Taliban ve PKK işbirlikleri ile hareketlenme gayretleri, İran kontrolündeki Haşdi Şabi güçlerinin son günlerdeki sinsi faaliyetlerden biri olan BAŞİKA üssümüze yapılan füze saldırısı bize durumu çok açık gösteriyor ki, İRAN kuruluşundan bugüne kadar hiç Yahudiye ve Hiristiyana zarar vermemiş, Ancak fitne fesat saçarak, bazende kuklalarını kullanarak İslam memleketlerine hep zarar vermiş, Bu ülkelerin bölünüp parçalanıp güçsüzleşmeleri sağlanarak Siyonizme hizmetçi edilmiştir. İslam ülkelerinde yürütülen fitne ve fesat faaliyetleri neticesi olarak hala oluk oluk kan akmaktadır. Son Kuzey Irak’daki temizlik operasyonumuzda ilk onlardan ses gelecektir. 24 Nisan için ABD başkanı soykırım ifadesini kullanıyor, HDP de aynı yönde açıklamalarda bulunuyor. Millet ittifakı dost diye tarif ettikleri ABD’ye güya veryansın ediyorda, Korudukları kolladıkları HDP ye tek bir sözleri yok. CHP seçmenini bunu hazmedecekmidir bilemem ama, Kendini milliyetci muhafazakar olarak tanımlayan İP seçmeni nasıl hazmeder göreceğiz. Bunun için, Şimdi cambaza bak gösterisinin tam zamanı, yani acilen RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A saldırma zamanı olsa gerek. Yazan: Abdullah Demir