Tarih ders alınmadığı sürece tekerrür eder durur, ayrıca aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar beklemenin adını da yazmayayım ayıp olur. 

Tarih ders alınmadığı sürece tekerrür eder durur, ayrıca aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar beklemenin adını da yazmayayım ayıp olur. 

Tarih konusunda yazı yazmak oldukça riskli bir iş ve bizdeki tarih donanımı yeterli mi bilemiyorum, ama bu konularda görüş belirtmek için küçük bir araştırma yapmak veya geçmişte olmuş olayların sonuçlarına bakarak bir uzman kadar olmasa da herkesin bir öngörüsü olabiliyor, benim ki de öyle bir şey. Doğuda yaşanan ve günümüzde de dünya milletlerinin çoğunun bu talihsiz süreci “soykırım” olarak nitelemesi tamamen haklı olduğumuz bir konuda işi ehline bırakmadığımız için ve “bunlar fasa-fiso” dediğimiz için elin Diasporası yıllarca uğraştı didindi ve tüm dünyayı atalarının soykırıma uğradığına inandırdı. 

1915 Tarihini bilen bilir, bilmeyene aklımın erdiğince açıklıyorum:1915 yılında doğuda Osmanlı tebaası olarak Müslümanlarla kapı bir komşu ve kardeşçe yaşayan Ermeniler o zamanki Çarlık Rusya’sının sinsi planlarına alet olarak gizlice silahlandılar ve bir gece ansızın harekete geçerek kardeşçe yaşadıkları komşularına acımasızca saldırdılar, daha ne olduğunu anlayamadan binlerce Müslüman Türk feci bir şekilde katledildi. Rusya’nın amacı buradaki Ermenileri silahlandırarak oradaki diğer milletleri yerinden-yurdundan etmek ve nüfus yoğunluğunda Ermeni üstünlüğünü elde edip, doğuda bir Ermeni devleti kurmaktı, çıkış noktası buydu ama mevcut Osmanlı yönetimi durumun farkına vardı ve o bölgede yaşayan Ermenileri tehcire mecbur etti, çünkü durum kontrolden çıkmıştı ve sivil bütün Ermeniler silahlanmış, bir vatanlarının olacağına inanmışlardı. Rusların ütopyasına kapılan Ermenilerin hevesleri kursaklarında kaldı ve acilen tehcir kararı alındı, alındı ama o zamanın şartları ve bölge insanlarına yaşattıkları zulüm neticesinde kendileri de kayıplar yaşadı, herkesin duygudaşlık yapması gerekir, yakınları Ermenilerce katledilen insanların intikam peşinde olmaları ve “benim canım yandı, senin de yansın”  diyerek yaşanan olaylar bu gün soykırım olarak algılanıyorsa bu hem ülkemizin bu konudaki zayıf lobiciliğinden kaynaklanıyor, hem de Ermenilerin Müslüman olmadıklarından Hristiyan dünyasının din faşizminden kaynaklanıyor. O zamanki Rusların asıl amacı Ermenilere bir devlet kurmak değil Anadolu’yu ele geçirmekti. 

Bu güne dönersek; Dünya barışının baş düşmanları: kendilerini süper güç olarak gören ABD, İngiltere ve bunların dümen suyuna kapılan uydu devletlerdir. Evet Rusya’da bir süper güç idi ama bu özelliğini yavaş yavaş kaybediyor, bu gün Ukrayna’ya yaptığı Şark kurnazlığı her ne kadar Rus nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki Ruslara özgürlük peşindeyiz dese de asıl amaçları Ukrayna’nın yeraltı ve yerüstü zenginliğini gasp etmek, Ukrayna’nın aptallığı ise ABD denen canavarın hayallerine kapılmak. Ukrayna:” filler sevişirken, çimler ezilir” olgusunu yaşayarak öğrendi, öğrendi ama yüzlerce canı pahasına ve hesap edilemeyen ekonomik kayıplarına ki, acısı daha sonra çıkacak. Ukrayna’nın:” batı bizi yalnız bıraktı” söylemine de ağzımla gülmedim, başka yerimle güldüm. Burada bize göre Ukrayna’nın artısı Hristiyan olması ve batı dünyasının ona sahip çıkması, eğer aynı durumda biz olsaydık Allah’tan başka kimsemiz yanımızda olmayacaktı.  

Bu arada Montrö ve daha sonra Losanne anlaşmalarını yapan ve o alt yapıyı oluşturanlardan Allah binlerce razı olsun. 

Şimdi 1915 ve 2022 yıllarında olan olayların benzerliğine bakar mısınız? Aynı Rusya, aynı taktik. Nüfus yoğunluğunu bahane ederek 1915 de hem  Ermenilere, hem Müslüman Türklere yaşattığını, bu gün Ukrayna’ya uyguladı, yani tarih tekerrür etti ve biz hala ders almıyoruz, yarın bir gün nüfus yoğunluğunu bahane ederek karşımıza nelerin çıkacağını tahmin etmek için derin tarih bilgisine gerek yok, dahası: “Gizli döllenen aşikar doğurur” derler bu gün sinsi bir şekilde hangi olayların hazırlandığını bilemiyoruz ama dünya görüşünü benimsemesem de sayın Cem Boyner’in bir tespiti vardı:” Türkiye sadece Türklere bırakılacak kadar basit bir ülke değildir”  Şimdi tüm bu yaşananlardan bir ders çıkaramıyorsak Allah korusun bu gözü dönmüş emperyalist canavarlar, huzur içinde yaşadığımız bu cennette gözlerini kırpmadan ve  Türk, Kürt, Laz vs. demeden yaşadığımız yeri cehenneme çeviriler ve hepimiz aynı gemide batarız. 

Kabul etsek de, etmesek de dünyada yaşanan tüm acıların ortak adı: etnik kökenlerin bahane edilip asıl amacın din faşizmi olmasıdır.  

1915-2022 ortak yapımından hala bir ders çıkaramıyorsak varsın tekerrür etsin tarih!